ATAMIZ ZEYBEK
OYNUYOR:
“1925 senesinde, Ankara'nın her tarafında büyük bir
samimiyet havası eserdi. Taş Hanı Pastanesi ile Saman Pazarı kahvesi, küçük
memurdan umum müdüre kadar, Ankara'nın yegâne lüks mahfeli, Ulus Meydanındaki
ŞÛLE KULÜBÜ de mebuslarla vekillerin toplanıp vakit geçirdikleri yerlerdi”
“Atamız, bu gece çok neşeli idi. Arkadaşlar benden
evvel gelerek saza başlamışlar. Şarkı ve gazeller birbirini takip ediyordu.
Atamızın akşam yemeği uzun müddet devam eder ve
muhakkak sofrayı Türk Mûsıkîsi ile tezyin ederdi. Köşke mûsıkî heyeti
çağırılmadığı geceler, Gramofon ve Radyodan istifade edilirdi. Fakat muhakkak
Türk Mûsıkîsi dinlenirdi.
“TÜRK MÛSIKÎSİ” diye ısrarla bahsetmekten maksadım:
Bizden sonra gelecek nesillere Atamızın mûsıkîmize gösterdikleri alâkayı
belirtmek gayesiyledir. Ata, Garp Mûsıkîsi ile de alâkadar olurdu. Bilhassa
TOSKA operasının bazı aryaları ve valslardan zevk alırdı. Fakat her toplantıda
muhakkak bizim mûsıkî en ileri planda yer alırdı.”
“Şarkılar, gazeller birbirini takip ediyordu. Bir
ara zeybek çalmaya başlıyoruz. Mecliste Şükrü SARAÇOĞLU, rahmetli Maarif Vekili
Mustafa Necati Beyler de vardı. Zeybek oyununa başlıyorlar. İzmir’in bu iki
efe çocuğu cidden güzel, yaman zeybek oynuyorlardı. Bir ara herkes duruyordu. Ata'nın zeybeğe başladığını görüyoruz. Erkek figürlerle dolu bu Türk Raksını ne
güzel kendine yakıştırıyordu. Zeybeğin zarif figürleri Paşanın zarif endamına
en güzel de yakışıyordu. Herkes büyük bir vecd içinde bu güzel manzarayı
seyrediyordu. Bu coşkun neşe içinde gece de bitiyordu.
Davetliler ve biz şehrin yolunu tutuyoruz. Bu sırada
ÇANKAYA ufuklarından sabahın ilk ışıkları parlıyordu.
Kaynak: ATATÜRK
VE TÜRK MÛSIKÎSİ-Atatürk’ün Sevdiği Şarkı ve Türküler kitabı Yazan: Bedrettin
Doğan KOÇER-Editör: Mansur KAYMAK-Sayfa: 2’den alınmıştır.
(İzzettin
ÖKTE-TÜRK MÛSIKÎSİ DERGİSİ-Yıl: 1948-Sayı: 5/8-19)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder