31 Mart 2018 Cumartesi

BANA YAZMIŞ NİDEYİM/2018.03.26/11:44:32

BANA YAZMIŞ NİDEYİM/2018.03.26/11:44:32--BANA YAZMIŞ NİDEYİM
Kaderin cilvesi buymuş, ne şikâyet edeyim
Seni, takdir-i ilâhi, bana yazmış nideyim
Üzerinden esecek rüzgârı, kutsal bilirim
Seni, takdir-i ilâhi, bana yazmış nideyim
Halil SOYUER
RAST Şarkı
Usûlü: AKSAK
Beste târihi: 07 OCAK 2001-Pazar
TRT numarası: 18391
Notanın kaynağı: www.notaarsivleri.com
Müzik: Metin EVERES
Söz: Halil SOYUER

Videoyu, GÜLAT Emin DEĞİRMENCİ-Udi kanalında izleyiniz

GÖZLERİN SENİN/2018.03.25/21:40:27

GÖZLERİN SENİN/2018.03.25/21:40:27-GÖZLERİN SENİN
Hangisini anlatayım içimdeki dertlerin
Bir aşkın var; bir hicrânın; bir de gözlerin senin
İçlerinde bir var ki hepsinden daha derin…
Bir aşkın var; bir hicrânın; bir de gözlerin senin
Cevdet Kerim KIZRAK
RAST Şarkı
Usûlü: AKSAK
Notanın kaynağı: www.notaarsivleri.com
TRT numarası: 14802
Müzik: Metin EVERES
Söz: Cevdet Kerim KIZRAK

Videoyu, GÜLAT Emin DEĞİRMENCİ-Udi kanalında izleyiniz

BAŞTÂCI EDİNDİM/2018.03.25/11:41:32

BAŞTÂCI EDİNDİM/2018.03.25/11:41:32-BAŞTÂCI EDİNDİM
Bir çığ gibi senden koparak, âh-a sığındım
Bin türlü elemden kaçıp, Allah’a sığındım
Yalnızlığı, baştâcı edindim de sonunda
Kullarla işim yok diyerek, Şâh’a sığındım
Mehmet Turan YARAR
RAST Şarkı-
Usûlü: AKSAK
Beste Târihi: 04 Mayıs 2000-Perşembe
Notanın kaynağı: www.notaarsivleri.com
Müzik: Metin EVERES
Söz: Mehmet Turan YARAR

Videoyu, GÜLAT Emin DEĞİRMENCİ-Udi kanalında izleyiniz

BİR AYRILIK ÇIKMAMIŞ/2018.03.25/11:47:14

BİR AYRILIK ÇIKMAMIŞ/2018.03.25/11:47:14-BİR AYRILIK ÇIKMAMIŞ
Hangi kalbe düşmüş de aşk ateşi yakmamış?
Hangi aşkın sonunda, bir ayrılık çıkmamış?
Kader kimi güldürmüş; hangi aşkı yıkmamış?
Hangi aşkın sonunda, bir ayrılık çıkmamış?
Mehmet ERBULAN
RAST Şarkı
Usûlü: DÜYEK
Notanın kaynağı: www.notaarsivleri.com
Müzik: Metin EVERES
Söz: Mehmet ERBULAN

Videoyu, GÜLAT Emin DEĞİRMENCİ-Udi kanalında izleyiniz

NE KADAR İSTESEM/2018.03.23/13:13:51

NE KADAR İSTESEM/2018.03.23/13:13:51--KADER UTANSIN
Ne kadar istesem sana gelemem
Ağlama güzelim kader utansın
Canımı versem de değiştiremem
Ağlama güzelim kader utansın
Ay olup geceme doğuyorsun ya
Sessizce rüyâma giriyorsun ya
Tenimde tutuşup yanıyorsun ya
Ağlama güzelim kader utansın
Bilirim beklerim yollar boyunca
Akıyor gözyaşım seller boyunca
Söylensin aşkımız yıllar boyunca
Ağlama güzelim kader utansın
Sadık ATAY
RAST Şarkı
Usûlü: SOFYAN
TRT numarası: 15007
Notanın kaynağı: www.notaarsivleri.com
Müzik: Metin EVERES
Söz: Sadık ATAY

Videoyu, GÜLAT Emini DEĞİRMENCİ-Udi kanalında izleyiniz

29 Mart 2018 Perşembe

SENSİZ BIRAKMA/2018.03.28/14:54:27

SENSİZ BIRAKMA/2018.03.28/14:54:27--SENSİZ BIRAKMA
Rûhumun en ince yanı sen oldun
Sevdâmın en güzel çağı sen oldun
Neş’emin en yüce dağı sen oldun
Ne olur bir tânem sensiz bırakma
Dudağım her zaman ismini ansın
Sevdâmız gönlümde sönmeden yansın
Dert denen ne varsa mâzide kalsın
Ne olur bir tânem sensiz bırakma
Kalplerde hüzünden bir iz olmasın
Hasretin elemi bizi yormasın
Mutluluk bir ömür uzak olmasın
Ne olur bir tânem sensiz bırakma
Yonca ŞAHİN
SEGÂH Şarkı
Usûlü: SEMÂİ
Müzik: Hamdi DEMİRCİOĞLU
Söz: Yonca ŞAHİN

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz

BENİM CANIM OLDUN/2018.03.28/14:47:03

BENİM CANIM OLDUN/2018.03.28/14:47:03--BENİM CANIM OLDUN
Senden uzak olamam
Düşünmeden duramam
Başkasına bakamam
Sen benim canım oldun
Kalbimi dağlayansın
Gönlümde çağlayansın
Derdimle ağlayansın
Sen benim canım oldun
Sen gözümün bebeği
Hayatımın meleği
Baharımın çiçeği
Sen benim canım oldun
Bir armağan varlığın
Ömrüm sevda durağın
Her mevsim senin çağın
Sen benim canım oldun
Yonca ŞAHİN
NİHÂVEND Şarkı
Usûlü: NÎM SOFYAN
Müzik: Hamdi DEMİRCİOĞLU
Söz: Yonca ŞAHİN

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz

NASIL ÖZLEDİM/2018.03.28/14:39:36

NASIL ÖZLEDİM/2018.03.28/14:39:36--NASIL ÖZLEDİM
Dudağım, sensiz bir damla içmiyor
Gözlerim, dünyayı artık seçmiyor
Günlerim yıl oldu, zaman geçmiyor
Sor, yanan kalbime nasıl özledim
Başım, hep arıyor yattığı dizi
Sanki her saatim, hüzün denizi
Kalmadı gönlümde, mutluluk izi
Sor, yanan kalbime nasıl özledim
Yüreğim çekiyor sevdâ acısı
Her gece vuruyor hasret sancısı
Sen, ömür yolumun en son yolcusu
Sor, yanan kalbime nasıl özledim
Yonca ŞAHİN
NİHÂVEND Şarkı
Usûlü: DÜYEK
Müzik: Hamdi DEMİRCİOĞLU
Söz: Yonca ŞAHİN

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz

NE ZAMAN GELECEKSİN/2018.03.28/14:31:30

NE ZAMAN GELECEKSİN/2018.03.28/14:31:30--NE ZAMAN GELECEKSİN
Gittin kaç bahar oldu
Mutluluk gülüm soldu
Gönlüm inan dert oldu
Ne zaman geleceksin
Hiç haberin gelmiyor
Yıllar ümit vermiyor
Kalbim sensiz inliyor
Ne zaman geleceksin
Her gün artar kederim
Virâneden beterim
Yalvarıyor gözlerim
Ne zaman geleceksin
Bu ayrılık son bulsun
Yollarımız bir olsun
Özledim biliyorsun
Ne zaman geleceksin
Yonca ŞAHİN
MUHAYYERKÜRDÎ Şarkı
Usûlü: DÜYEK
Müzik: Hamdi DEMİRCİOĞLU
Söz: Yonca ŞAHİN

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz

AŞKIMIZA NAZAR DEĞDİ/2018.03.28/14:23:20

AŞKIMIZA NAZAR DEĞDİ/2018.03.28/14:23:20--AŞKIMIZA NAZAR DEĞDİ
Biz beraber olacaktık
Mutlulukla dolacaktık
Kalpte huzur bulacaktık
Aşkımıza nazar değdi
Bakışırken gözlerimiz
Tutuşurken ellerimiz
Bitmez derken bu sevgimiz
Aşkımıza nazar değdi
Sevdâmızı kıskandılar
En sonunda ayırdılar
Dalımızı kopardılar
Aşkımıza nazar değdi
Hayat kısa yıllar zâlim
Anlatmaya varmaz dilim
Şimdi mahzun gönül hâlim
Aşkımıza nazar değdi
Yonca ŞAHİN
MUHAYYERKÜRDÎ Şarkı
Usûlü: DÜYEK
Müzik: Hamdi DEMİRCİOĞLU
Söz: Yonca ŞAHİN

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz

28 Mart 2018 Çarşamba

KALBİMİ KIRDIN/2018.03.28/14:13:17

KALBİMİ KIRDIN/2018.03.28/14:13:17--KALBİMİ KIRDIN
Bir haber vermeden gittin bu yerden
Yarını unuttum bunca kederden
Usandım, yoruldum sensiz günlerden
Gönlümden uzak dur kalbimi kırdın
Söylemem derdimi kendime bile
Ağlarsın sevdâma, getirsem dile
Yıllara sığmıyor verdiğin çile
Ömrümden uzak dur kalbimi kırdın
Ben bende değilim, arama artık
Yazıktır, bu kadar sevene yazık
Seni, hiç affetmem hayâtımdan çık
Sevgimden uzak dur kalbimi kırdın
Yonca ŞAHİN
KÜRDÎLİHİCAZKÂR Şarkı
Usûlü: DÜYEK
Müzik: Hamdi DEMİRCİOĞLU
Söz: Yonca ŞAHİN

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz

SENİ ÇOK SEVİYORUM/2018.03.28/14:02:10

SENİ ÇOK SEVİYORUM/2018.03.28/14:02:10-SENİ ÇOK SEVİYORUM
Bana dön yüzünü sevgimden yana
Al, yanan kalbimi can fedâ sana
Bir küçücük gülüşün yetiyor bana
Can tanem, ben seni çok seviyorum
Daha ilk görüşte sana inandım
Kendimi, yanında cennette sandım
Bu nasıl mutluluk, şaşırdım kaldım
Can tanem, ben seni çok seviyorum
Gönlümüz kalmasın yaban ellerde
Sevgimiz yaşasın gonca güllerde
Aşkımız söylensin artık dillerde
Can tanem, ben seni çok seviyorum
Yonca ŞAHİN
HÜZZÂM Şarkı
Usûlü: DÜYEK
Müzik: Hamdi DEMİRCİOĞLU
Söz: Yonca ŞAHİN

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz

23 Mart 2018 Cuma

NE KADAR İSTESEM/2018.03.23/13:13:51

NE KADAR İSTESEM/2018.03.23/13:13:51--KADER UTANSIN
Ne kadar istesem sana gelemem
Ağlama güzelim kader utansın
Canımı versem de değiştiremem
Ağlama güzelim kader utansın
Ay olup geceme doğuyorsun ya
Sessizce rüyâma giriyorsun ya
Tenimde tutuşup yanıyorsun ya
Ağlama güzelim kader utansın
Bilirim beklerim yollar boyunca
Akıyor gözyaşım seller boyunca
Söylensin aşkımız yıllar boyunca
Ağlama güzelim kader utansın
Sadık ATAY
RAST Şarkı
Usûlü: SOFYAN
TRT numarası: 15007
Notanın kaynağı: www.notaarsivleri.com
Müzik: Metin EVERES
Söz: Sadık ATAY

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz.

NEDENSE GÖZLERİN/2018.03.22/16:56:03

NEDENSE GÖZLERİN/2018.03.22/16:56:03-ÖZÜR DİLERİM
Nedense gözlerin dargın bakıyor
Sitemin bana mı söyle bileyim
O gülen gözlerden yaşlar akıyor
Bilmeden kırdıysam özür dilerim
Seni ben bilerek üzer miyim hiç
Sevdiğim o kalbi kırar mıyım hiç
Taptığım mihrabı yıkar mıyım hiç
Bilmeden kırdıysam özür dilerim
Neden hüzünlüsün söyle güzelim
Sen iste yeter ki canım veririm
Sana yalanım yok yemin ederim
Bilmeden kırdıysam özür dilerim
Ertunç TOPRAKEZEN
KÜRDÎLİHİCAZKÂR Şarkı
Usûlü: SOFYAN
Müzik: Emin DEĞİRMENCİ-Udî-
Söz: Ertunç TOPRAKEZEN
Beste târihi: 06 ŞUBAT 1992-Seyhan-ADANA

Videoyu, O GÜL-ENDAM kanalında izleyiniz

22 Mart 2018 Perşembe

REGAİP GECESİ

Recep-i şerif ayının ilk cuma gecesine Regaip gecesi denir.
Cenâb-ı Fahr-i Kâinat-Sallallahu Aleyhi ve Sellem-Hazreti Muhammed Efendimiz bu gece birçok tecellilere bir çok manevî ihsanlara mazhar olmuşlar. Hakk Celle ve Alâ Hazretlerine bir şükür nişânesi olarak da o geceyi ibâdet ve taatla ifa etmişlerdir.
Cenâb-ı Hakk'ın mânevi ihsanlarını rahmet ve mağfiretini bol, bol ikrâm etmesi sebebiyle bu geceye REGAİB denmiştir. Rağbet bulmuş pek mübarek pek kıymetli bir gecedir.
Bu geceye Regaib gecesi ismini melekler vermişlerdir.
Hakk'ın değer verdiğine değer vermekle kişi değer bulur. Sen ona değer ver ki Mevlâ seni değerlendirsin.
Bu değerli gecede teheccüd  namazı, tesbih namazı, nâfile namazı kılmalı, zikirle-fikirle, istiğfarla, salât-ü selâmla, Kur'ân-Kerim okumakla meşgul olmalıdır.
Bu mübarek gün ve geceler rahmet kaynaklarıdır. Çöl yolculuğunda susuzluktan bitkin hâle gelen bir yolcu, su kaynağına rastlayınca suya kandığı gibi; hayat yolculuğunda çeşitli meşgale ve meşakkatlerin altında bunalan bir insan da, bu kaynaklara kavuşunca yeniden canlanır, kuvvet bulur.  Hepsinin tatları ayrı ayrıdır.
Kim ki bu kaynaklardan nasibini alamazsa, bilin ki o her şeyden mahrum kalmıştır. Allah, cümlemizi hiçbir zaman mahrum bırakmasın. Âmin...





2018 HAKİKAT TAKVİMİ 2. BÖLGE den bizzat tarafımdan not alınmıştır. 22.03.2018-Perşembe-Seyhan/ADANA

21 Mart 2018 Çarşamba

ÇANAKKALE SAVAŞLARI














ÇANAKKALE SAVAŞLARI

Birinci Dünya savaşında (1915) Osmanlı Devleti’nin, Çanakkale Boğazını geçmek isteyen İtilâf kuvvetleriyle yaptığı savaşlar. Bahriye Nazırı CHUCHİL’İN teklifleri ve İngiltere’nin ısrarıyla İtilâf Devletlerince girişilen hareketin amacı, Rusya ve doğrudan temasa geçmek, onlara silâh ve malzeme yardımı yapabilmekti. Bu yolla Süveyş Kanalı ve Hint yolu üzerindeki Türk baskısı da kaldırılmış olacak; savaşa katılmak istemeyen Balkan devletleri İtilâf devletleri yanında yer almaya zorlanacaktı.
SAVUNMA DÜZENLERİ:
Yapısı bakımından, savunmaya elverişli olan Boğaz, Türkler tarafından mayınlanmıştı. Tabyalar toprak ve taştandı. Zırhlı veya betondan tabya yoktu. Ayrıca birçok sahte mevzi yapılmıştı. Savunma düzeni dış, orta ve iç bölgeler olmak üzere üçe ayrılmıştı. Bunların kumandası Miralay CEVAT Bey’deydi. Savaş ilânından birkaç gün sonra 03 Kasım 1914’de İngilizler SEDDÜLBAHİR ve KUMKALE tabyalarını topa tuttular. 19 Şubat 1915’te Boğazın dış tabyaları tahrip edildi. Ayrıca karaya çıkarılan askerler tahrip işini tamamladılar. Bu harekâtta Türkler 19 top kaybetti. Dış savunmanın düşmesi bazı ülkelerde büyük yankılar meydana getirdi. Bulgaristan, çekingen bir durum aldı. İtalya İtilâf devletlerine meyletti. Yunanlıların İstanbul’a girmelerini istemeyen Ruslar, 40.000 kişilik yardımcı bir kuvvet göndermeyi teklif ettiler. Bunun üzerine İngilizler ve Fransızlar, boğazları Ruslara vermeyi vaat ettiler. Bundan sonraki büyük taarruzun Marmara denizine geçmek amacıyla Fransız ve İngiliz harp gemileri tarafından 18 Mart 1915’de plânlandı. Orta Savunma Tabyaları, sürekli olarak bombardıman edildi. Dış hatlara komandolar çıkarıldı. Boğazdaki mayın tarama ve temizleme işi başarıyla yürütüldü. Fakat 7-8 Mart gecesi Yüzbaşı Hakkı Bey kumandasındaki Nusret mayın gemisi, karanlık limana sezdirmeden tekrar mayın döşedi. İtilâf kuvvetlerinin 16 harp gemisi 18 Mart 1915’de Boğaza girerek tabyaları ateşe tuttular. Gerek mayınlar ve gerekse bataryaların atışları ile itilâf kuvvetleri birçok gemi kaybederek geri çekildi.
18 Mart hücumu, Çanakkale’nin karadan yardım görmedikçe geçilemeyeceğini gösterdi. Bunun üzerine İngiliz, Fransız ve ANZAC’LARDAN (Avustralya, Yeni Zelanda ordusu) kurulan 70.000 kişilik kuvvet, 25 Nisan 1915’de SEDDÜLBAHİR ve ARIBURNU bölgelerinde karaya çıkarıldı. Düşman kuvveti, 109 harp ve 308 taşıt gemisi ve özel çıkarma araçlarıyla denizden desteklenmekteydi. Bu çıkarmaya karşı savunma görevi 5. Orduya verildi.
İlk çıkarmalar SEDDÜLBAHİR, ARIBURNU ve KUMKULE’YE yapıldı. Bazı yerlerde başarı kazanan düşman kesin sonuca gidemedi. SEDDÜLBAHİR ve ARIBURNU’NU almayı başaramadı. Binbaşı Mahmud Bey idaresindeki Türk kuvvetleri, düşmanın iç bölgelere sızmasını engelledi. İlk çıkarma günü 19. Tümen kumandanı Mustafa Kemal Bey (ATATÜRK), 17. Piyade Alayını CONKBAYIR’INA vaktinde yetiştirerek KOCAÇİMEN tepesinin düşman eline geçmesini önledi. Düşman 25 Nisan 1915 harekâtında büyük kayba karşılık küçük bir köprübaşı elde edebildi, orada tutundu. Türk kuvvetleri gecenin karanlığından faydalanarak düşmanı denize dökmek istediyse de bu harekâtta yer alan Arap askerlerinin başarısızlığı ve çıkarttıkları gürültü buna imkân vermedi. Öte yandan, 15.000 kişilik ANZAC kuvveti de karaya çıkarılmıştı. Aynı günlerde düşman SAROS körfezine, BEŞİKE Limanına gösteriş çıkarmaları yaptı. Sonraki günlerde de ALÇITEPE ve ARIBURNU’NDA, KOCAÇİMEN Tepesini elde etmek için harekete geçti. Fakat 5. Ordu kuvvetleri büyük kayıplara rağmen düşmanı püskürttü. Bu arada yapılan SEDDÜLBAHİR, ARIBURNU ve deniz savaşları çok kanlı geçti. Düşman SEDDÜLBAHİR’E 26 NİSAN günü top ateşiyle hücuma başlamıştı. 01 Mayıs gecesinde ve daha sonraki günlerde 17.000 kişilik Türk kuvveti karşı saldırıya geçti. Fakat bunda başarı kazanılamadı. Türkler 16.000 kayıp verdiler. İngilizlerin kaybı ise 14.000 kişiydi.
Düşmanın ikinci hücumu, 06 Mayıs ile 08 Mayıs arasında ALÇITEPE’Yİ ele geçirmek için oldu. Birkaç kere siperlere giren Fransızlar püskürtüldü. Sadece birinci hat siperleri düşman elinde kaldı. 26 Nisanda ve daha sonraki günlerde denizde savaşlar oldu. Türklerin NURULBAHİR gemisi battı. GÜLCEMAL vapuru yara aldı. Buna karşılık İtilâf kuvvetlerinin GOLİATH zırhlısı batırıldı.
14 Mayıs’ta İngiliz Harp Komitesi savaşa devam kararı aldı ve İngiliz Kabinesinde bazı vekiller değiştirildi. 18 Mayıs’a kadar önemli çarpışma olmadı. Haziran ayında kanlı siper muharebeleri yapıldı. 04 Haziran’da 50.000 kişilik Fransız ve İngiliz ordusu 25.000 kişilik Türk ordusu üzerine top ateşi desteğinde taarruza geçti. Taarruzda zırhlı araçlar da kullanıldı. Bu hücum ÇANAKKALE’DEKİ en kanlı muharebe oldu. Düşman bazı Türk siperlerine girdi. 09 TEMMUZ’DA SEDDÜLBAHİR kumandanlığına VEHİP Paşa getirildi. Biraz sonra KEREVİZDERE savaşları başladı. Çıkarmanın başlamasından 70. Güne kadar Türk Ordusu, 100.000 kayıp verdi Her şeye rağmen düşman ilerlemeyi başaramadı. Yeni bir çıkarma yapmaya karar verdi. Amaç ANAFARTALAR platosunu ve KOCAÇİMEN’İ ele geçirmekti. Taze kuvvetler Ağustos başında SUVLA kıyılarına baskın halinde çıkarma yaptılar. Bunun üzerine MUSTAFA KEMAL’İN (ATATÜRK) emriyle 28.  Ve 41. Alaylar 10 Ağustos’ta hücuma hazırlandı. Kumandanın kısa bir konuşmasından sonra, süngü hücumu başladı. Düşman siperlerinde bastırıldı. Türkler ŞAHİNSIRT’A kadar ilerledi. Savaş sırasında MUSTAFA KEMAL’İN göğsüne bir şarapnel parçası çarptı. Düşman, MUSTAFA KEMAL’İN (ATATÜRK) yönettiği bu harekette ağır kayıplar vererek püskürtüldü.
1915 Yılının Sonbahar ayları kanlı, fakat sonuç alınamayan çarpışmalarla geçti. Türk başkumandanlığı 1. Orduyu GELİBOLU’YA yolladı. Böylece 3 gün içinde ÇANAKKALE Boğazını geçeceklerini sanarak giriştikleri savaşı bir an önce sonuçlandırmak isteyen İtilâf Devletleri, yeni kuvvetler sağlamaya çalıştılarsa da sonuç alamadılar. General CHARLES MONROE,  ÇANAKKALE’NİN boşaltılması gereğini belirten bir rapor verdi. Bunun üzerine 05 ARALIK tarihinde iki İngiliz Tümeni SELÂNİK’E gönderildi. Kasım ayında başlayan kar ve yağmur fırtınası, siperlerde birçok askerin boğulmasına sebep oldu. Bu felâkette düşmanın kaybı do çoktu.
Limanda birçok küçük gemi battı. Neticede çıkarma sahaları düşman tarafından boşaltıldı. Gizlice yapılan boşaltma hareketi sonucu Ocak 1916’da GELİBOLU Yarımadası tamamen bırakılmış oldu. Bu arada bazı çarpışmalar da oldu. ANAFARTALAR ve ARIBURNU çekilmesi sırasında dikkati dağıtmak için düşman 19 Aralık günü SEDDÜLBAHİR bölgesine saldırdı. Buraya döşenmiş olan mayınlar Türklerin düşmanı takibine imkân vermedi.
ÇANAKKALE,  Birinci Dünya Savaşında Türkiye’nin çarpıştığı o cepheden biriydi. Türk Kara Ordusu savaş araç ve gereçleri bakımından çok zayıftı. Burada görev alan Türk Deniz Kuvvetleri, 1911-1912 İtalyan ve 1912-1013 Balkan Savaşlarında yıpranmış durumdaydı. Savaş sırasında Türkiye, Müttefiklerinden beklediği yardımı göremedi. Sadece Alman Subayları, Türk Subayları yanında görev aldılar. Avusturya’nın yardımı iki bataryadan ibaret kaldı. Beklenen silah ve malzeme yardımı sağlansaydı, sonuç daha farklı olabilirdi.
ÇANAKKALE SAVAŞLARI 8,5 ay sürdü. Türk Ordusunun karşı koymasıyla ÇANAKKALE, IRAK, FİLİSTİN cephelerinde bir milyona yakın İngiliz, Fransız askeri batıdaki ana cephelerinden uzak tutulmuş oldu. Savaşlar iki taraf için büyük kayıplara sebep oldu. İtilâf Devletleri ÇANAKKALE’YE önce 70.000 kişi göndermişlerdi. Sonradan bu kuvvet 500.000’e çıkarıldı. Bunun 400.000’i İngiliz, 79.000’i Fransız ordusundandı. İngilizlerin kaybı 115.000’i ölü, yaralı, esir ve memleketine gönderilen 90.000’i hasta olmak üzere 205.000 idi. Fransızların kaybı 47.000’di. Türklerde ise ölü, yaralı ve hasta sayısı 252.300’ü buldu. MEYDAN LAROUSSE 4. CİLT. Sayfa: 348, 349’dan bizzat tarafımdan not alınmıştır. 20 MART 2018-Salı-Seyhan/ADANA

ÇANAKKALE SAVAŞIYLA İLGİLİ ANLATILANLAR HURAFE DEĞİLDİR:

Biz bildiklerimizi Çanakkale’ye hurafe karıştırılıyor ithamlarına kulağımızı tıkıyor anlatıyoruz. Miralay Cevat Paşa’nın rüyada gördüğü, Efendimizin tecelli buyurduğu işaretle koyduğu 26 mayın, Seyit Onbaşı’nın tek başına kaldırdığı ve bir insan gücüyle kaldırılmasının imkânsız olduğu 276 kiloluk top mermisini nasıl izah edeceksiniz?
Oradaki manevî gücü inkâr edince Çanakkale diye bir şey kalmaz ortada. Maddi gücümüz yok. 18 Mart 1915’de Deniz Zaferi kazandık. Hem de dünyanın en büyük deniz armadasına karşıdır. Hangi deniz gücüyle? Ortaya koysanız komedi çıkar. Dünyanın en büyük deniz zaferini kazandık. Evet doğrudur. Karşımızdakini herkes anlatıyor. Dünyanın en büyük armadasıdır.
Düşmanın bütün zırhlıları isim, isim sayılıyor. Batanlar, yaralananlar, kaçanlar hepsi bellidir. Kimse sormuyor, bizim denizde neyimiz vardı da dünyanın en büyük zaferini kazandık. Ayrıca dünyada ilk defa denizde, karada ve havada aynı anda yapılan ilk savaşıdır Çanakkale… Hangi maddî güçle, bu büyük zafer kazanıldı kimse sormuyor. Sağdan say 26 mayın, sondan say Seyit Onbaşı ve diğerleridir. Burada bir maneviyat var, bunu inkâr edemezsiniz. Bu hurafe değildir, imanın ta kendisidir.
Eski Genelkurmay Başkanımızın iki sene önce söylediği bir sözü vardı. Hurafe diyenlere en güzel cevabı o vermişti. “NE ZAMAN ÇANAKKALE’YE GİTSEM VE ŞEHİTLİKTE DOLAŞSAM, ŞEHİTLERİN KONUŞTUĞUNU HİSSEDERİM, DUYARIM.” Bunu kalp gözü, kalp kulağı açık herkes bir şekilde duyar ve hisseder. Allah, kalplerimize kulak versin de hurafe diyenler de duysun. Yazan: Vehbi VAKKASOĞLU
NOT: Nesil Takvimi 2014-4. Bölge-Bizzat tarafımdan not alınmıştır. 19.03.2018-Pazartesi-Emin DEĞİRMENCİ-Seyhan-ADANA-
Ben de bizzat şunu eklemek istiyorum. Çanakkale Savaşları asla ve asla Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’SÜZ düşünülemez. Bu savaşı kazanmamızda ATATÜRK’ÜN de çok büyük katkıları olmuştur. Ruhu şad; Cennet Mekânı olsun ATATÜRK’ÜN ve bütün şehitlerimizin ruhuna EL FATİHA okumayı asla ihmâl etmeyelim. Bunu her an ve her zaman yapmayı unutmayalım.
Bizim tek düşmanımızın her zaman ve her yerde yine de kendi nefsimizin olduğun asla unutmayalım. Bir insan yalnız kaldığında bile yanında yüz binlerce insanın olduğunu hissetmelidir. Bir de şu var bizi yaratan Yüce Allah'ın her an bizi gördüğünü ve gözetlediğinden emin olmalıyız. İşte ÇANAKKALE HARBİ de böyle bir şeydi. Allah, bütün askerlerimizin îmân kuvvetini; birlik ve berâberliğini gördü. Böylece onlara manevi bir kuvvet verdi. Bu kuvvet karşısında bütün dünya bile diz çökeceğinden eminim. Onun için asla ve asla Türkiye'nin yalnız başına olduğunu kimse zannetmesin. Bu günden itibaren yediden yetmişine kadar Türkiye'mizin bütün insanlarının birlik ve berâberlik içinde olmaları gerekmektedir. Askerlerimizin tırnaklarına bile en ufak bir zarar gelmeden tezkerelerini almalarını yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Şehitlerimize sonsuz rahmet diliyorum. Gazilerimize de iyilikler ve güzellikler vermesi için dua ediyorum. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN, Çanakkale Savaşlarındaki ARIBURNU ve ANAFARTALARDA yapmış olduğu üstün komutanlık dehasını asla aklımızdan çıkartmamalıyız. Eğer ATATÜRK olmasaydı. Emin olun bu savaş kazanılmazdı. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN göğsüne şarapnel parçaları saplanmıştır. O şu güzelim Türkiye'mizin en büyük gazilerinden biri değil midir? Şehitlerimize rahmet okurken asla ATATÜRK'Ü de unutmayalım. Türkiye’de DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINI ilk defa kuran bile ATATÜRK değil midir? Ayrıca ilk defa KUR’AN-I KERİM’İN Türkçe olarak yayınlanmasını emreden yine Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK değil midir? Emin olun, Atatürk'ün kalbinin bulunduğu cebinde bir küçük KUR'AN-I KERİM kitapçığının olduğu başkaları tarafından söylenilmektedir.  Olabilir neden ve niçin olmasın ki. ATATÜRK, gayet dini bütün ve gayet inançlı bir insandı. Onun gibi bir deha Türkiye’ye değil; dünyaya bile gelmez… Ben bundan ismim gibi eminim. Udi Emin Bey-Emin DEĞİRMENCİ-21.03.2018-Çarşamba-Seyhan-ADANA


ÇANAKKALE için yazılan en güzel; en anlamlı ve en duygulu şiir


ŞU BOĞAZ HARBİ

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
__Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya__
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde__gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir__yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahpesi, yahud kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Ostralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâûna da züldür bu rezil istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkiyle sefîl,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müthiş ki: eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstüne o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam;
Atılan her lâğamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat îmân?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sîs-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-u beşer;__
Bu göğüslere Hudâ’nın ebedî serhaddi;
“O benim sun’-u bedîim, onu çiğnetme!” dedi.
Âsım’ın nesli… Diyordum ya… Nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.
Şühedâ göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi…
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe!” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâbe’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanı Salâhaddîn’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât, 
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor PEYGAMBER.

SAFAHAT-Mehmet Âkif ERSOY-Merhum Üstad Mehmet Âkif ERSOY’UN yazdığı yedi kitabı ve bunun dışında kalan şiirlerini ihtiva eder.
Eseri tertip eden: Ömer Rıza DOĞRUL 22. Baskı İnkılâp Kitap evi Yayın Sanayii ve Ticaret A. Ş. Ankara Caddesi No: 95-İSTANBUL
ANKA OFSET A. Ş. Cağaloğlu Cemal Nadir Sokak No: 24 İstanbul-1987
Sayfa: 425, 426, 427’den bizzat tarafımdan yazılmıştır.
Emin DEĞİRMENCİ
18 MART 2018-Pazar






19 Mart 2018 Pazartesi

AH ŞU BOĞAZ HARBİ NEDİR?







ÇANAKKALE SAVAŞIYLA İLGİLİ ANLATILANLAR HURAFE DEĞİLDİR:

Biz bildiklerimizi Çanakkale’ye hurafe karıştırılıyor ithamlarına kulağımızı tıkıyor anlatıyoruz. Cevat Paşa’nın rüyada gördüğü, Efendimizin tecelli buyurduğu işaretle koyduğu 26 mayın, Seyit Onbaşı’nın tek başına kaldırdığı ve bir insan gücüyle kaldırılmasının imkânsız olduğu 276 kiloluk top mermisini nasıl izah edeceksiniz?
Oradaki manevî gücü inkâr edince Çanakkale diye bir şey kalmaz ortada. Maddi gücümüz yok. 18 Mart 1915’de Deniz Zaferi kazandık. Hem de dünyanın en büyük deniz armadasına karşıdır. Hangi deniz gücüyle? Ortaya koysanız komedi çıkar. Dünyanın en büyük deniz zaferini kazandık. Evet doğrudur. Karşımızdakini herkes anlatıyor. Dünyanın en büyük armadasıdır.
Düşmanın bütün zırhlıları isim, isim sayılıyor. Batanlar, yaralananlar, kaçanlar hepsi bellidir. Kimse sormuyor, bizim denizde neyimiz vardı da dünyanın en büyük zaferini kazandık. Ayrıca dünyada ilk defa denizde, karada ve havada aynı anda yapılan ilk savaşıdır Çanakkale… Hangi maddî güçle, bu büyük zafer kazanıldı kimse sormuyor. Sağdan say 26 mayın, sondan say Seyit Onbaşı ve diğerleridir. Burada bir maneviyat var, bunu inkâr edemezsiniz. Bu hurafe değildir, imanın ta kendisidir.
Eski Genelkurmay Başkanımızın iki sene önce söylediği bir sözü vardı. Hurafe diyenlere en güzel cevabı o vermişti. “NE ZAMAN ÇANAKKALE’YE GİTSEM VE ŞEHİTLİKTE DOLAŞSAM, ŞEHİTLERİN KONUŞTUĞUNU HİSSEDERİM, DUYARIM.” Bunu kalp gözü, kalp kulağı açık herkes bir şekilde duyar ve hisseder. Allah, kalplerimize kulak versin de hurafe diyenler de duysun. Yazan: Vehbi VAKKASOĞLU
NOT: Nesil Takvimi 2014-4. Bölge-Bizzat tarafımdan not alınmıştır. 19.03.2018-Pazartesi-Emin DEĞİRMENCİ-Seyhan-ADANA-





ÇANAKKALE için yazılan en güzel; en anlamlı ve en duygulu şiir


ŞU BOĞAZ HARBİ

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
__Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya__
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde__gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir__yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahpesi, yâhud kafesi! 
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Ostralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâûna da züldür bu rezil istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkiyle sefîl,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müthiş ki: eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstüne o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam;
Atılan her lâğamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer… 
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat îmân?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sîs-i ilâhî o metîn istihkâm. 
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-u beşer;__
Bu göğüslere Hudâ’nın ebedî serhaddi;
“O benim sun’-u bedîim, onu çiğnetme!” dedi.
Âsım’ın nesli… Diyordum ya… Nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek. 
Şühedâ göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi…
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe!” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâbe’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; 
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanı Salâhaddîn’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât, 
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,

Sana âgûşunu açmış duruyor PEYGAMBER.

SAFAHAT-Mehmet Âkif ERSOY-Merhum Üstad Mehmet Âkif ERSOY’UN yazdığı yedi kitabı ve bunun dışında kalan şiirlerini ihtiva eder.
Eseri tertip eden: Ömer Rıza DOĞRUL 22. Baskı İnkılâp Kitap evi Yayın Sanayii ve Ticaret A. Ş. Ankara Caddesi No: 95-İSTANBUL
ANKA OFSET A. Ş. Cağaloğlu Cemal Nadir Sokak No: 24 İstanbul-1987
Sayfa: 425, 426, 427’den bizzat tarafımdan yazılmıştır.
Emin DEĞİRMENCİ
18 MART 2018-Pazar

















YALNIZLIK TÜRKÜSÜ/2018.03.19/12:05:53

YALNIZLIK TÜRKÜSÜ/2018.03.19/12:05:53-YALNIZLIK TÜRKÜSÜ
Engel oldu bana yüce dağ gibi
Hüsrana bir tuzak kurdu yalnızlık
İçimi kapladı sanki ağ gibi
Hicrana bir tokat vurdu yalnızlık
Özlem duyar, gönül koyar adına
Vâsıl olmak mümkün değil tadına
Zaman zaman cânân gelse yâdına
Nice hayâl düşler yordu yalnızlık
Yalnızsan eğer ki arayan çoktur
Şu fâni dünyada dostların yoktur
Her birinin sözü zehirli oktur
Evvel de âhir de vardı yalnızlık
Sokaklar sığınak arkadaş ona
İşte adım adım yaklaştı sona
Belki de kırılır, küsersin bana
Çözülmez bilmece, sırdı yalnızlık
Cahit KIROĞLU
UŞŞAK Şarkı
Usûlü: DÜYEK
Müzik: Emin DEĞİRMENCİ
Söz: Cahit KIROĞLU

Videoyu, www.YouTube.com GÜLAT Emin DEĞİRMENCİ-Udi özel kanalımda izleyiniz

18 Mart 2018 Pazar

SEVDİĞİMİ BİLİYORSUN/2018.03.16/19:16:10

SEVDİĞİMİ BİLİYORSUN/2018.03.16/19:16:10--SEVDİĞİMİ BİLİYORSUN
Sitem edip hiç naz yapma
Hayatıma çile katma
Bu gönlümü derde atma
Sevdiğimi biliyorsun
İnan sana vurgun kalbim
Yoksan viran gönül evim
Sensiz ömrü ben neyleyim?
Sevdiğimi biliyorsun
Ellerimi bir tutsana
Saçlarımı okşasana
Fedâdır bu canım sana
Sevdiğimi biliyorsun
Yonca ŞAHİN
HÜZZÂM Şarkı
Usûlü: SOFYAN
Müzik: Hüseyin İPEK
Söz: Yonca ŞAHİN

Videoyu, www.YouTube.com O GÜL ENDAM-Emin DEĞİRMENCİ-Udi Bestekar özel kanalımda izleyebilirsiniz