ANNE DİYOR/2019.04.30/13:02:18-426-ANNE DİYOR…
Gözlerim nemli; gözlerim buğulu
Sesleri arıyor, erişemiyorum
Ufukları tarıyor göremiyorum
Bir çocuk el sallıyor, uzatıyorum
Uzatıyorum elimi, tutmuyor…
Bir çocuk anne diyor…
Uzatıyorum elimi tutmuyor
Çığlık çığlığa anne diyor
Dizlerim tutmuyor varamıyorum…
Anne diyor, tut elimden bırakma beni
Gökler gürlüyor; bulutlar ağlıyor
Çocuk ağlıyor; çocuklar ağlıyor
Anne, anne diyor
Doğrulup ulaşmak istiyorum
Çocuk kayboluyor; çocuklar kayboluyor
Yalnız yakıcı sesi geliyor
Anne, anne, anne diyor…
Benal ÖZÇELİK
HÜZZÂM Şarkı
Usûlü: SOFYAN-4/8-Metronom: 126 Tempo
Beste târihi: 19 ARALIK 2017
Müzik: Erdoğan TOZOĞLU
MİDİ-1=KIZ NEYİ-PİYANO-KEMAN-KUDÜM
MİDİ-2=KIZ NEYİ-PİYANO-VİYOLONSEL-KUDÜM
Şarkıyı sesi ve uduyla seslendiren: Emin DEĞİRMENCİ
Videoyu, ÇUKUROVA'NIN Sesi-Emin DEĞİRMENCİ-Udi Bestekar kanalında izleyebilirsiniz.
30 Nisan 2019 Salı
25 Nisan 2019 Perşembe
UZAK DURMAMIZ GEREKEN KÖTÜ HUYLAR:
UZAK DURMAMIZ GEREKEN
KÖTÜ HUYLAR:
GÖZ ZİNÂ’SI:
Bu alışkanlık, nedense
genellikle bütün insanlarda mevcuttur. Örneğin bir kadının bacağına bakarak
“Amanın bu ne güzel bacak!” Diyerek söylenmek. Veya imrenmek. Bu hiç de iyi bir
şey değildir. Bir de hepimizin istemeyerek yaptığımız İnternet'te çıplak bir kadın
görünce, bundan tahrik olmak ve ona devamlı olarak bakmaktır. Şöyle bir bakıp
geçmek bile göz ZİNÂ’SI sayılır. Fakat ne yazık ki İnternet ortamında en çok
karşımıza çıkan çıplak kadın resimleridir. Bunlardan asla ölünceye kadar
kurtuluş yoktur.
GERÇEK ZİNÂ:
Evli olduğu halde,
eşine başka bir kadınla cinsel ilişkiye girmektir. Hatta evli olduğu halde,
genel ev kadınıyla cinsel ilişkiye girmek ZİNÂ’IN en belirgin halidir. Meni-nizi
asla ve asla başka bir kadına hediye etmeyiniz. Bunun asla ve asla ALLAH
katında affı yoktur. Bundan kesinlikle emin olabilirsiniz.
Bir de şu var ki son
zamanlarda MENİ ticareti yapılmaktadır. Bir mahalle var ki burada annesi ve
babası belli olmayan çocuklar yetiştirilmektedir. Bunların sonu ne olacak
bilinmiyor. Dünyada nedense yeni bir nesil mi yetiştiriliyor? Derhal ve en kısa
zamanda bunun önüne geçilmelidir. Fakat ne yazık ki insanlar bunda tam olarak
duyarsızlaşıyorlar. Demek ki bunun önüne geçmek artık kesinlikle imkânsızdır.
Fakat siz bir şahıs
olarak sakın böyle bir şeye tenezzül etmeyiniz. Bırakın tenezzül etmeyi asla ve
asla buna yaklaşmayın!
RİYÂ:
Yalandan gösteriş,
samimiyetsizlik, ihlâssızlık, ikiyüzlülük, mürailik, insanlar tarafından
beğenilmek suretiyle maddî, manevî menfaat sağlamak için göstermelik iyilik
yapma ve iyi olma temâyülü mânâsına gelen bir kötü huydur. Ünlü İslâm ahlâkçısı
İMAM GAZALİ, RİYÂYI “İnsanları,
kendisinde iyilik özellikleri bulunduğunu göstermek suretiyle onların gönlünde
SEVGİ ve SEMPATİ kazanma temâyülüdür.” Şeklinde tarif etmiştir.
İslâm dini, ibâdetin
ve her türlü iyiliklerin sadece Allah rızası için yapılmasını emretmiş, hayırlı
faaliyetlerin geçici dünya menfaatlerine, fâni imkân ve ikballere vasıta
kılınması yasaklanmış (Kur’an-76/8-10); riyâ ile yapılan ibâdet ve hayırların,
Allah katında makbul olmadığını bildirmiştir. (Kur’an-2/264; 4/38; 107/6). Bu
sebepledir ki iman, ahlâk ve şahsiyet zayıflığının bir tazâhürüdür. Hz. Peygamber-( S. A. S. ) tarafından “küçük şirk” diye tarif edilen riyâyı
son derece kötü ve tehlikeli kabul etmişlerdir.
İslâm büyükleri, böyle bir duyguya kapılmaktan şiddetle kaçınmışlardır.
Ve “riyâ olur!” endişesi ile nâfile
ibadetleri, hayır ve hasenâtı, mümkün mertebe gizli yapmaya çalışmışlardır.
Riyâ, sadece ferdî bir
kusur. Aynı zamanda içtimâî zararları da olan bir ahlâk problemidir. Çünkü
riyâkârlar, umumiyetle, gerçek şahsiyetlerini gizleyen, âbid, faziletli,
iyiliksever, hak-perest, saygılı ve dürüst görünmekle beraber ruhen ve kalben
göründüklerinin aksi niyet, duygu ve düşünce taşıyan kimselerdir. Bu da
hüviyetlerini, riyâ ile elde etmek istedikleri imkânlara ulaşınca gösterirler. O
zaman __Kur’ân-ı Kerîm’deki ifadesi ile ”HASIMLARIN EN YAMANI” olurlar. -(K.
2/204).
YOLSUZLUK:
Kelime anlamları
şudur: 1-Yol olmayış. 2- Yasa ve tüzük dışı hareket. 3-Kötüye kullanmadır. 4.
Münasebetsizlik, münasebetsiz hâl. 5. Nizamsızlık, usule aykırı hareket. 6.
Esnaf arasında işten men etme cezasıdır. Örneğin: Devlet memurusunuz, veznede
iştigal ediyorsunuz. Devletin parasını gizli olarak alıp harcıyorsunuz. İşte
buna ne denir? Bunu artık sizlere bırakıyorum. Daha da buna benzer binlerce
çeşit yolsuzluklar vardır.
RÜŞVET:
Bir memura, haklı veya
haksız bir iş gördürmek için verilen ücret ve hediyedir. Bunun adını nedense bu
zamanda BAHŞİŞ koymuşlar. Elbette bahşiş de haramdır. Esasında emin olun Rüşvet
ve bahşiş veren el; alan elden çok daha günahkârdır!
HIRSIZLIK:
Çalma, kendine ait
olmayan bir şeyi habersizce alıp kendine mal etme teşebbüsüdür.
Mülkiyet temel insan
haklarından olduğu ve meşru mülkün dokunulmazlığını kabul eden- ( Kur’an 2/188;
4/2. 29 ). İslâm dini, devletin veya herhangi bir ferdin malına tecavüzün bir
yolu olan hırsızlığı kesin bir surette yasaklamış ve şiddetle cezalandırmayı
emretmiştir. ( Kur’an 5/38 ). Bu sebeple
Müslümanlar arasında hırsızlık, ağır suçlardan ve en utanç verici
ahlâksızlıklardan biri olarak kabul edilmiştir.
YALANCILIK:
Yalan söyleyen adamın
hâl ve sıfatı, yalan söyleme. Emin olun bütün kötü huylar yalan söylemekle
başlar. Bilhassa çocuklarımıza asla ve asla yalan söylemeyelim ki onlar da bize
söylemesinler. Çocuğunuzun herhangi bir en küçük yalanını hissederseniz, derhal
bunun önüne geçmeniz gerekmektedir. Eğer boş verirseniz; o zaman çocuğunuz bir
nevi yalan makinesi olur.
İFTİRÂ:
Birine kasten ve aslı
olmayan bir kabahat yakıştırma veya yükleme, bühtân: KİMSEYE İFTİRÂ
ETMEMELİDİR. İftiraya uğramak.
Birine, asılsız olarak
bir suçu yükleme, bir kusur isnâd etme,( BANA BÜHTÂN ETMİŞLER!- kara çalma,
bühtân.
Yalanın her türlüsünü
haram kılan İslâm dini, özellikle iftirayı, “ÇOK BÜYÜK BİR SUÇ” ( Kur’an 4/20 ) ve “MÜ’MİN KADIN VE ERKEKLERE EZİYET!” (Kur’an 33/58 ) kabul ederek
kesinlikle yasaklamıştır.
GIYBET:
Gıyâben: 1. Hazır ve mevcut yani göz önünde
olmaksızın, meydanda olmadığı halde, gıyâbında: Size gıyaben sevgisi vardır. 2.
(hukuk) Mahkemeye gelip duruşma olunmaksızın: Gıyâben aleyhinde karar verilmiş.
Gıyâben hükmolunarak ilâmı yapılmış.
Birinin gıyabında,
aleyhinde söz söyleme, çekiştirme, biri hakkında dedikodu yapma, yüzüne
söylense memnun olmayacağı sözü gıyâbında konuşmadır.
Emin olun hiçbir
kadın, namusunu başkaları için değil; sadece kendisi için taşır. Kimseyi
kötülemeye hakkımız yoktur. Herkesin iyiliği de; kötülüğü de kendisine aittir.
Barış ve kardeşlik
dini olan İslâm, Müslümanlar arasında huzursuzluğa yol açacak tutum ve
davranışlardan biri olarak gıybeti kesinlikle yasaklamıştır. Bir Müslümanın aleyhinde konuşmayı, onun ölüsünün etini yemek kadar çirkin ve tiksindirici
kabul etmiştir. Hiçbir kimsenin eşine; evine; çocuklarına; işine asla dil
uzatılmamalıdır. ( Kur’an 49/12 ) Yalnız şahitlik sırasında söylenen sözler,
zalimlik, ahlâksızlık ve terbiyesizliği alışkanlık edinmiş ve alenen kötülük
yapmaktan çekinmeyenler hakkında söylenen sözler-belki utanıp kötülükten
vazgeçeceği düşüncesi ile-haram sayılmamıştır. Burada ne büyük bir hoşgörü var
değil mi?
ŞARAP ve İÇKİ:
Arapça karşılığı “HAMR” olan şarap, Kur’ân-ı Kerîm’de
(-Kur’an. 5/90-) açıkça haram kılınmıştır. Kur’an-ı Kerîm’deki HAMR” kelimesinin, üzümden elde edilen
şarabı ifade ettiğinde ittifak vardır. Sarhoşluk versin; vermesin, bunun az
miktarda içilmesi dâhi haramdır. Bu kelimenin, diğer maddelerden özellikle
hurmadan elde edilen şarabı da ihtiva ettiği, Arap diline ait bilgilere,
hâdislere ve istidlal kaidelerine dayanılarak ileri sürülmüştür. Her ne şekilde
olursa olsun, İslâm âlimleri, sarhoşluk maksadıyla içilen her türlü içkinin
haram olduğunda birleşmektedirler.
NİFAK:
Birinci anlamı,
Başkalarına Müslüman gibi görünüp de kâfir (inkâr eden) olma, münafık olma;
EHL-İ NİFAK. 2. Münâfıklık, gammazlık; arayı açmak. 3. Bozuşukluk.
MÜNÂFIK:
Birinci anlamı, Nifak
çıkaran, ikiyüzlülük edendir. 2. Peygamber’imizin zamanında Müslüman olmuş gibi
görünüp sapıtkanlıkta devam edenler.
Kalbinde küfrü
gizlediği halde Müslüman görünen kimse için bir ıstılah olarak kullanılan
münafık kelimesi günlük hayatımızda da “İKİYÜZLÜ
İNSAN” mânâsında geçmektedir. Kur’ân-ı Kerim’in birçok âyetinde zikri geçen
ve kötülenen Münâfıklar, Allah’ın düşmanları olarak tanıtılmış ve âhirette
onlara şiddetli azab ve Cehennem va’dedilmiştir. Bir âyette şöyle
buyurulmuştur: “Şüphe yok ki münâfıklar Cehennem’in en alt katındadırlar. Artık
onlara asla bir yardımcı bulamazsın!” ( Kur’an 4/145 )
Hâlis iman sahibi,
samimi mü’minler yanında hemen her devirde, menfaatleri icabı veya muhtelif
sebeplerle, zahiren inanmış görünen münâfıklar var olagelmişlerdir. Bunlar bu
dünyada durumu idare ettikleri halde, Allah onların sahte örtülerini âhirette
açacak ve gerçek yüzlerini gösterecektir. Münâfıklar hakkında hiçbir
şefaatçinin şefaatinin kabul olunmayacağı ifade edilmektedir. Yukarıda mealini
verdiğimiz âyeti takip eden 146. Âyette ise münafıklıktan tövbe edip
vazgeçenlerin, bu tövbelerinin kabul olunabilmesi için üç vasıf
zikredilmektedir. Bu vasıflar aynı zamanda samimiyetin şart ve alâmetleridir: 1. Yalnızca sözle yetinmeyip halini
düzeltmek. 2. Allah’a ve onun Kitap ve Sünnette tecelli eden emir ve iradesine
sımsıkı bağlanmak. 3. Dîni hayatını insanların rızası ve dünya menfaatleri için
değil, yalnızca Allah rızası için yaşamaktır.
KÜFÜR:
Allah’ın varlığına,
birliğine inanmamak ve Allah’ın, Peygamber vasıtasıyla bildirmiş olduğu iman
esaslarından bir kısmını veya tamamını ret ve inkâr etmektir.
Birinci anlamı,
Allah’a inanmama ve ortak koşma yahut yakışmayacak sıfatlar yakıştırma:
Küfretmek, o söz küfürdür. 2. Dinsizlik, imansızlık, Arapçada ilhâd: Bir adamın
küfrüne hükmetmek. 3. Müşriklik, putperestlik. Semâvî olmayan çok tanrılı
dinler: Asya ile Afrika’nın birer büyük kısımları hâlâ küfr içinde bulunuyor.
4. Ekseriya küfür kelimeleri olan ağır, çirkin ve ayıp sözler.
SINKAF-Küfretmek, küfür atmak= Kızdığı vakit kantarla küfür atıyor. Sinkef
ediyor…
KİN:
Birinci anlamı, Gizli
düşmanlık, garaz, kuyruk acısı: Kin bağlamak, kin tutmaktır. 2. İntikam, öç:
Kin almaktır.
Hınç garaz, içten içe
duyulan gizli ve öç almaya yönelik şiddetli düşmanlık duygusu mânâsına gelen ve
İslâm ahlâkınca yasaklanmış olan kötü bir duygudur. Bundan uzak duralım.
KASEM-YEMİN:
Yemin, and; özellikle
Allah’ın isim veya sıfatlarından biri ile yapılan yemindir.
Gerçekte tahmin
ettiğinin aksine olmakla beraber bir kimsenin bir şey hakkında zannına göre
yaptığı yemine “YEMİN-İ LAĞV” denir
ki bir mesuliyeti gerektirmez (Kur’an 5/89 ) Geçmişteki bir iş veya olay
hakkında hakikatin aksine olarak, bile bile yalan yere yapılan yemine “YEMİN-İ GAMÛS” denir. Gelecekte bir
işi yapmak veya yapmamak hususunda yapılan yemine de “YEMİN-İ MUN’AKİD” denir.
Şer’an muteber yemin,
ancak Allah’ın zât-ı, isimlerinden veya sıfatlarında biri üzerine yapılan
yemindir.
İslâm dininde, bir
zaruret olmadıkça ulu orta yemin etmek ve bunu bir alışkanlık haline getirmek
hoş karşılanmamıştır. Yalan yere yemin eden kimse, hem yalan söylemenin; hem de
kendi yalanına Allah’ın adını alet etmenin vebalini yüklenir.
Yemin-i mun’akid’den
mazeretli veya mazeretsiz olarak dönen kimsenin keffâret olarak bir köle âzâd
etmesi, bu yoksa 10 fakiri doyurması, giydirmesi, bu imkânı da yoksa üç gün
oruç tutması gerekir. ( Kur’an 5/89 )
İTAATSİZLİK:
Emre uymama, söz
dinlememe, boyun eğmeme, emredileni yerine getirmeyip, yasaklanan şeyleri
yapmak ve dînî, ahlâkî ve hukûkî kanunlara uymamaktır. Serkeşlik. ( Kur’an 4/59
)
İSRAF:
Savurganlık, saçıp
savurmak, harcamalarda aşırı gitmek; eldeki imkânları, dinin ve insaniyetin
gerekli kıldığı yerler dışında kullanmaktır.
Her türlü maddî ve
manevî imkânları Allah’ın insanlar üzerindeki birer emaneti kabul eden İslâm
dini, bütün bunların yerli yerince ve gerektiği şekilde, gerektiği kadar
kullanılmasını istemiştir. Özellikle mâli imkânların israf edilmesi
yasaklanarak ( Kur’an 6/141; 7/31 ) bunun yerine yararlı işlerde kullanılması
ve muhtaçların hizmetine verilmesi, pek çok âyet ve hadiste emredilmiştir.
İNKÂR:
İnanmama, reddetmedir.
Sânî ile masnûun, Hâlik ile eşyanın arasındaki rabıtayı kesmek; Allah’ın
varlığının gerekliliğini reddetmek demektir. İmanın zıddıdır.
İFFET:
Şehevî arzu ve
ihtiraslara mağlup olmamaktan, ırz ve namusla ilgili kurallara saygıdan doğan
ahlâkî bir fazilettir.
İslâm ahlâkçılarına
göre iffet, nefsin şehvet gücünün ifrat ve tefritten uzak tutulması ve itidal
noktasında bulundurulması ile ulaşılan bir fazilettir ve fezâil-i erbaa-dört
temel fazîlettendir.
HIRS:
Tutku, aşırı istek,
şiddetli arzu, açgözlülük, bir şeye aşırı düşkünlüktür.
İslâm dini, meşru olan
dünyevi imkânların arzulanmasında bir sakınca görmemektedir. Bununla beraber,
Allah’ı ve O’nun koymuş olduğu kaide ve kanunları unuturcasına mal ve mevkii
hırsı gibi aşırı isteklere kapılmayı doğru bulmaz ( Kur’an 2/96 ) Buna
karşılık, Peygamber’imiz ( S. A. S. ) hayırlı faaliyetler yapma isteğinin
insanda bir tutku halini almasını tavsiye ederler.
HAYÂ:
Utanma, arlanma,
sıkılma duygusudur. Allah ve insanlar katında kötü, çirkin ve ayıp sayılan bir
işe teşebbüs halinde insanın hissettiği utanma duygusudur. Utanma duygusu
olmayan insanlar nedense kötü huyları yapmaya çok elverişlidirler. Utanma
duygusuna sahip olmayan sadece hayvanlardır. Hayvanlar bile gerektiğinde bazı
şeyleri yapma dediğin zaman yapmıyorlar. Örneğin bir kedi bile pisliğini
toprağa gömmeyi çok iyi biliyor. Ve uyguluyor.
Yaratılmışlar içinde
sadece insana mahsus olan hayâ duygusu, birçok kötülüklerin en azından alenen
işlenmesini önleyen, böylece sosyal hayatın düzeni için büyük önem taşıyan bir
fazilettir. Bununla beraber İslâm nazarında asıl önemli ve değerli olan, sadece
insanlardan utanmak değil, bundan da önce Allah’tan utanmaktır. Zira Allah’tan
hayâ eden kimse, kötülükten her zaman uzak duracağı halde, yalnız insanlardan
utanan kimse, dürüst ve ahlâklı görünmeye özenmekle beraber gizli gizli kötülük
işleyebilir. Bu durum da insanı riyakârlığa götürür. Hayânın fazîlet
sayılmasının temel şartı, Allah’tan utanmak olduğu içindir. Resûlullah Hazreti
Muhammed ( S. A. S ), HAYÂNIN İMANDAN GELDİĞİNİ VE PEYGAMBERLERİN
ÖZELLİKLERİNDEN OLDUĞUNU BELİRTMİŞTİR.
HASED (kıskançlık):
Birinin elde ettiği
nimeti, işgal ettiği makamı kıskanmak, çekememek ve bu nimetin zevalini istemek
gibi kötülüklere teşvik eden gayr-i ahlâkî bir huydur. Kur’an-ı Kerîm’de,
hasetçinin hasedinden Allah’a sığınmamız öğütlenmiştir. ( Kur’an 113/5 )
Resûlullah da müminin kalbinde iman ile hasedin birleşemeyeceğini ateşin odunu
yaktığı gibi hased duygusunun da iyilikleri yiyip bitireceğini belirtmiştir.
FÂSIK:
Mutlak mânâda
günahkâr, yalancı gibi anlamlar ifâde eder. Terim olarak kelâm ve akaidde
“Büyük günah işleyen” veya “küçük günahları devamlı surette işleyen”
Müslümanlar için kullanılır. Amelin imandan bir cüz olmadığını, diğer ifade ile
âmelin îmâna dâhil olmadığını kabul eden Ehl-i Sünnet mezhepleri Eş’ariyye ve
Matürîdiyye’ye göre, büyük günahları işleyen bir Müslüman, îmânını kaybetmeyip,
mü’min kaldığı sürece, İslâm dininin çerçevesinden çıkmış olmaz. O, “FÂSIK” bir mü’min’dir. Âmelin îmânın
bir parçası olduğu görünüşünü taşıyan Mu’tezile ve Hâricîlere göre ise fâsık,
büyük günah işlemek suretiyle İslâm çerçevesi dışına çıkmış olan kişidir. Ne
var ki Hâricîlere göre doğrudan kâfir kabul edildiği halde, Mu’tezile’ye göre,
dünyada ne mü’min; ne de kâfir durumunda olan fâsık, tövbe etmeden öldüğü
takdirde âhirette kâfir muamelesi görür.
FÂSİD:
Aslında helâl ve
sakıncasız olduğu halde, bir yasağa yakınlığı sebebiyle helâl olmaktan çıkan
fiildir. Yani asıl itibariyle câiz olduğu halde özellik itibariyle câiz
değildir. Bilinmeyen bir şeyi satmak, örnek olarak verilebilir. İbadetler
konusunda fâsid ile bâtıl aynı hükümdedir.
Emin olun dünyanın
kötü huyları dünya durdukça devam edecektir. Bu kötü huyların yegâne başlangıcı
yalan söylemekle başlar. Onun için çocuklarımıza asla yalan söylememeyi sağlık
vermeliyiz.
DÜNYANIN KÖTÜ HUYLARI
Değişme zamanın hoyrat
elinde
Unutma ne olur güzel
günleri
Mutluluk yalnızca
senin elinde
Sürecek dünyanın kötü
huyları
Vazgeçme, el çekme;
sevgiden, aşktan,
Sevgisiz kalplerin,
hamuru taştan
Umut et yeniden başla
en baştan
Sürecek dünyanın kötü
huyları
Kapılıp giderken hayat
selinde
Can verip yeşert sen
kuru dalları
Kaderin bile bak keyfi
yerinde
Sürecek dünyanın kötü
huyları
Yasemin MİRAHMETOĞLU
Not: Bu şarkıyı www.YouTube.com ZATÜL-BEYN-Emin
DEĞİRMENCİ-Udi Bestekâr özel kanalımda izleyebilirsiniz.
Herkese sıhhat; huzur;
neş’e dolu mutlu yarınlar temenni ederim.
Udi Emin Bey-21 NİSAN
2019-PAZAR-ÇUKUROVA
ZİNA-DAN UZAK DUR!
ZİNÂ’DAN ve
PORNO’DAN UZAK DUR!
PORNO İZLEMEK
KADINLARI NASIL ETKİLİYOR?
Yazan: ALEXANDRA JONES-BBC THREE
Yazan: ALEXANDRA JONES-BBC THREE
Pornonun erkekler
üzerindeki etkisi birçok araştırmaya konu oldu, ancak kadınları nasıl
etkilediğiyle ilgili bilinenler çok az.
"İlk toplu seks
sahnesini 12 yaşındayken izledim."
24 yaşındaki Neelam
Tailor, ilk porno izleme deneyimini 12 yaşındayken yaşadı.
Tailor yalnız değil.
2016'da yapılan bir araştırmaya göre 11 ile 16 yaş arasındaki kızların yüzde
53'ü, İnternet ortamında cinsel içerikli görüntüler izliyor.
Bu orana rağmen
pornonun kadınlar üzerindeki etkisi çok az biliniyor ve bu konuda detaylı bir
bilimsel araştırma da yok.
Neelam için her şey,
cinselliğe duyduğu basit bir merakla başladı.
Neelam'ın hikâyesi:
"Çok şaşırdım.
Biliyorsunuz, çocukken romantik filmler izleriz, seksin nazik ve temiz olduğu,
insanların birbirine âşık olduğu o filmlerden…" diye anlatırken Neelam'ın
sesi kısılıyor.
11 yaşından 16 yaşına
kadar neredeyse her gün porno izleyen Neelam, çocuk odasına çıkıp, duvarların
arkadaşlarının fotoğraflarıyla dolu olduğu, kitapların ve not defterlerinin
yerlere dağıldığı odasının kapısını kapatıp porno içerikli İnternet sitelerinde
"10 dakikadan 1 saate kadar" zaman geçirdiğini anlatıyor.
"Ailemin hiç
haberi olmadığını düşünüyorum" derken birden duraksayıp "Sanırım
porno insanı duyarsızlaştırıyor. Ben kesinlikle çok daha fazlasını gördüğümde
bile artık şaşırmadığım bir noktaya geldim. Gittikçe daha şiddet içerikli
şeyleri izliyorsunuz ve diğer her şey çok normal gelmeye başlıyor" diyor.
"Sanırım ilk
olarak sadece filmlerde gördüğüm şeyi merak edip daha fazlasını öğrenmek
istedim. Belki libidom yüksekti, belki de sadece ergenlik çağına giriyordum,
bilmiyorum ama bir noktada içinde çok fazla seks sahnesi olan popüler filmleri
incelemeye başladım."
Zaman ilerledikçe daha
açık cinsel sahneleri izlemeye başladığını da şu sözlerle anlatıyor:
"Pornoyu okulda
duymuştum. Ama daha çok erkeklerin yapacağı bir şey olarak görülüyordu ve ben
kız okuluna gidiyordum. Bu da benim merakımı iyice artırdı. Fakat aynı zamanda
çok da utanıyordum. Çünkü normal kızların yapmayacağı, doğal olmayan bir şey
yapıyor gibiydim."
İnternet ortamında
ulaşılabilir olan videolar konusunda bilgisi arttıkça, bu konuda bir beğeni de
geliştirmeye başladı:
"Kadınların itaat
ettiği, belki seks yapmaya mecbur kaldığı, hatta zor kullanıldığı porno
videoları aramaya başladım.
"Bazen de yaşlı
adamlarla genç kızların videolarını arıyordum. Neden bilmiyorum, ama 13 gibi
genç bir yaşta, gerçek cinsel tercihlerimin geliştiğine inanmıyorum, sanırım
daha çok gördüğüm şeylerden etkileniyordum."
Sarah'nın hikâyesi:
Gerçek adını vermek
istemeyen, Sarah olarak adlandırdığımız 25 yaşındaki bir başka kadın da benzer
tecrübeler yaşadığını anlatıyor:
"13 ya da 14
yaşında porno izlemeye başladım, en az haftada iki kez izliyordum. Bir
ihtiyacımı karşılıyormuş gibi hissediyordum.
"Ne kadar hızlı
bir şekilde bu konudaki hassasiyetimi kaybettiğimi hatırlıyorum. 10 erkek ve
bir kadın, acıyla kıvranan vücutların olduğu toplu seks görüntüleri, kadınlara
tokat atılan ya da başka bir şekilde aşağılandığı videolar… Üstelik tüm bunlara
hayatımda hiç seks yapmadığım bir zamanda, bundan daha önce ulaşabiliyordum.
"Hâlâ da
izliyorum, tabii artık eskisi kadar çok değil. Ama sanırım 10 yıldan uzun süre
porno videoları kullandıktan sonra, artık vibratör gibi daha üst düzey
uyarıcılar olmadan kolay kolay orgazm olamıyorum."
Porno ve erkek beyni:
Erkeklerin aşırı porno
kullanımıyla ilgili hem haberlerde hem de çeşitli bilim insanlarınca çok fazla
şey yazıldı.
2016'da, cinsel içgüdü
psikolojisi çalışan ve İngiltere devlet hastanelerinde görev yapan bilim insanı
Angela Gregory, pornoya kolay erişimin, cinsel gücünü kaybettiği için tedavi
olmaya gelen erkeklerin sayısındaki artışın sebebi olduğunu BBC'ye anlatmıştı.
Bir İngiliz eğitim
kurumunun araştırması da, 2000'lerin başında cinsel gücünü kaybetme vak'aları için yüzde 2 ile 5 arasında değişen oranda porno sebep gösterilirken, evlere İnternet gelmesiyle birlikte bu oranın yüzde 30'a çıktığını ortaya koymuştu.
Pornonun etkisi sadece
cinsel gücün devamında görülmüyor. Genç yaşta porno izleyen erkeklerin, erkek
egemen davranış biçimlerini dayatan fikirlere daha yatkın olduğu, "kontrol
erkeklerdeyken her şey daha güzel" anlayışının yerleştiği görülüyor.
Bil-işsel davranış
TERAPİST-(sağaltımcı)- ve seks bağımlılığının tedavisi üzerine TERAPİSTLERE
eğitim veren ilk programın kurucusu olan Doktor Thaddeus Birchard,
"Toplumumuzda porno genellikle bir erkek meşgalesi ve kısmen nörolojiyi
ilgilendiriyor. Kadınlar cinsel açıdan uyarıldığında beyne yüksek oranda
oksitosin (süt üretilmesi ve rahim kasılmalarını sağlayan hormon) salgılanıyor.
Bu, beynin besleme ve insanlarla bağ kurma kimyasalıdır" diyor ve
erkeklerle karşılaştırıyor:
"Erkekler ise
yüksek oranda vasopressin hormone salgılar, bu da beynin devamlılık ve
odaklanma kimyasaldır.
"Bu, erkeklerin İnternet girip orada saatlerce kalabilmesinin sebeplerinden biri; o kadar odaklanıyorlar
ki çevrelerindeki diğer her şey adeta yok oluyor."
Birchard'a göre
pornonun erkeklere daha cazip gelmesinin sebebi "çoğu kadının insan
bedenine o kadar fazla ilgi duymaması."
Pornonun kadın beynine
etkisi üzerine kimler çalışıyor?
11 ile 16 yaş arası
porno izlemeye başlayan kız ve erkeklerin yüzde 94'ü, ilk porno videosunu 14
yaşında izledi.
En fazla izlenen porno
sitelerinden birinin kullanıcı verilerine göre, kadınlar erkeklere göre daha az
porno izliyor. Bu sebeple bu makale için araştırmaya başladığımda pornonun
kadınlar üzerindeki etkisiyle ilgili daha az bilgi bulabileceğimi düşünmüştüm.
Ama neredeyse hiçbir şey bulamayacağımı da tahmin etmiyordum.
Ben (beyaz ve
heteroseksüel olduğum için) ayrıcalıklı bir konumdayım ama yine de kendi
deneyimimi yansıtan bir araştırmaya rastlamadım.
Ben de, benim gibi
popüler porno sitelerini kullanan diğer insanlara ulaşıp bunun onlar üzerinde
bir etkisi olup olmadığını bulmaya çalıştım.
BBC Three için 18 ile
25 yaş arasındaki 1000 kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, kadınların
yüzde 47'si son bir ay içinde porno izledi. Araştırmaya katılan kadınların
yüzde 14'ü, bir noktada pornoya bağımlı olabileceğini düşünüyor.
Yine de, araştırmayı
yaptığım haftalar ve aylar boyunca uzmanlar bana aynı yanıtı verdi:
"Kadınlar pornoyu zorunlu bir dürtüyle izlemiyor. Böyle yapanlar da bundan
çok etkilenmiyor."
Ancak konuştuğum
kadınlar bana farklı hikâyeler anlattı.
Pornonun kadınlar
üzerindeki etkisi - Kadınlar ne diyor?
Neelam 16 yaşındayken,
üzerindeki bıraktığı fiziksel etki sebebiyle porno izlemeyi bıraktı:
"İlk kez bir
erkek arkadaşım olmuştu ve gerçek bir cinsel ilişki sırasında bir istek
duymadığımı fark ettim. Bence porno tamamen anormal bir dürtü, özellikle de
bilgisayarınızda aynı anda 10 farklı video açıkken. Hangi gerçek insan bunu
yapabilir ki?
"Porno izlerken
yaşadığım fiziksel deneyimle, gerçekten cinsel ilişkiye girerken yaşadığım şeyi
karşılaştırdığımda gerçekten korktum. 'Cinsel ilişkiye girmeden önce istek
duyabilmek için tuvalete saklanıp bir süre porno izlemek zorunda mı kalacağım?'
diye kendime sordum."
O noktadan sonra porno
izlemeyi bırakan Neelam, "Hemen izlemeyi bıraktığım ve bir daha hiç
istemediğim için 'bağımlıydım' diyebileceğimi sanmıyorum." diyor.
Gerçek ismi yerine
Hannah ismini kullanmak isteyen 28 yaşındaki bir kadın da, çok fazla porno
izlemenin hassasiyeti azalttığını kabul ediyor. Ancak bu ihtiyacının ortaya
çıkması Hannah'nın işine yaramış:
"Ben lezbiyenim.
Henüz 8 ya da 9 yaşındayken kadınlardan etkilendiğimi biliyordum aslında ama
ilk lezbiyen seks sahnesini izleyene kadar 'evet, tamam, şimdi emin oldum'
dememiştim."
Hannah, bunun
kendisini çok iyi hissettirdiğini söylüyor ve "12 yaşındaydım ve ilk kez
cinsel istek duymaya başlamıştım" diye ekliyor:
"Cinselliğini
başka bir kadınla birlikte yaşayabileceğini görmek harika bir şeydi. İşte bu
sebeple porno olumlu bir etki yapabilir. Çünkü kendin gibi kimseyi görmediğinde
ya da kendi yaşadığın şeyleri yaşayan birinin olduğunu bilmezsen, kendini
dışlanmış hissedebilirsin."
Buna rağmen lezbiyen
pornosu Hannah'da bir hayal kırıklığı da yaratmış:
"Popüler İnternet sitelerindeki çoğu lezbiyen pornosu aslında heteroseksüel erkeklerin fantezisi,
onlar iki kadının nasıl seks yapması gerektiğini düşünüyorsa öyle çekiliyor. Bu
da benim gibi insanları takıntı haline getiriyor.
"Öyle ki, porno
bizi, lezbiyen kadınları nefretin hedefi haline getiriyor. Bazen barlarda
erkekler AGRESİFLEŞİYOR-(saldırganlaşıyor)-, kız arkadaşımla beni sevişirken
izlemek istediğini söylüyor. Hatta bazen heteroseksüel kadınlar bile bizi
duyguları ve kendi istekleri olan bir kadın olarak değil, kendileri için bir
deneyim olarak görüyor."
Porno, cinsel
pratikler ve utanç:
Jinekolog ve Cinsel
İçgüdü Psikolojisi Enstitüsü sözcüsü Doktor Leila Frodsham, "20 yıldır
insanları tedavi ediyorum, hiç 'pornoyla sorunu olduğunu' söyleyen bir kadına
denk gelmedim" diyor:
"Birkaç araştırma
var. Araştırmalardan birinde sadece 48 kişiyle konuşmuşlar ve kadınların cinsel
olarak uyarılmasının erkeklerden hiçbir farkı olmadığı ortaya çıkmış.
"Diğerinde Orta
Doğu'daki 200 kadına sormuşlar. Kadınların cinsel birleşme sıklığı açısından
bir fark yok. Ancak cinsel istek ve libido arasında farklar var, bu kadınlar
bunu "seksten sıkılmak" olarak adlandırıyor."
Frodsham'a göre porno,
cinsel pratiklerde değişiklik yaratabiliyor. Öyle ki, çalıştığı bölgedeki
insanların yüzlerinde ve gözlerinde cinsel yolla bulaşan
ENFEKSİYONLARIN-(bulaşma)- ortaya çıkma oranının arttığını, bunun da porno
izleme oranının artmasıyla bağlantılı olduğunu söylüyor:
"20 yıl önce
böyle vak'aları çok az görürdük. Şimdi ise artışta, bunun sebebi de erkeklerin
spermlerini kadınların yüzlerine boşaltması.
Erkeklerin, cinsel
sorunlarının çoğunun pornoyla ilgili olduğunu söylerken; kadınlarda bu konuya
hiç değinilmemesi çok ilginçtir. Oysaki hepsi erken yaştan itibaren pornoya
maruz kalıyor.
"Bu konuda çok
fazla araştırma olduğunu sanmıyorum, yeterince araştırmanın olmadığı bir
ortamda da şunu düşünmek zorundayız: Kadınlar fiziksel ve ruhsal sorunlar
yaşadığında doktorlarına bunu anlatmıyor mu?
"Bu konular
hakkında konuşmaya utandıkları için mi bu böyle? Yoksa gerçekten hiçbir sorun
yaşamıyorlar mı?"
Erica'nın hikâyesi:
36 yaşındaki Amerikalı
yazar Erica Garza, geç saatte televizyonda "hafif porno" izlemeye
başladığında 12 yaşındaydı. (Yıl 1994'tü ve İnternet henüz yeni doğuyordu)
"Omurga eğriliğim
vardı ve sırtıma destek koyarak okula gidiyordum. Arkadaşlarım dalga geçiyordu
ve kendimi dışlanmış hissediyordum, pornografi ve kendi kendimi tatmin
yöntemiyle bundan kaçıp kendimi iyi hissetmenin yolunu buldum."
Neelam'da olduğu gibi,
Erica da derinlerde yatan bir utanma duygusuyla bu işi gizlilik içinde
yapıyordu:
"Bunun tam olarak
nereden çıktığını bilmiyorum ama aklıma gelen birkaç şey var. Katolik bir kız
okuluna gidiyordum ve seks, sadece birbirini seven bir kadın ve erkek arasında,
sadece üremek için yapılan bir şey olarak anlatılıyordu."
Erica yetiştirilirken
de cinsel birleşmenin eş-cinsellikle ya da biseksüellikle ilgisi olmadığı algısı
vardı. Ancak o her zaman biseksüel (hem kendi cinsine, hem karşı cinse ilgi
duyma) olduğunu biliyordu:
"Benim
hissettiğim şeylerin hiç anılmaması, bana kendimi kötü hissettiriyordu. Bu sebeple
bana hep cinsel arzu yaşamanın 'doğru' yolu oymuş gibi geliyordu.
"Aynı zamanda
kadın olmak da -ki bir kadın çoğunlukla onlarda neyin cinsel arzu uyandırdığı
konusunda konuşmaz çünkü konuşursa 'sürtük' ya da daha fena isimler takılır- bu
isteklerimizden utanma sürecinin bir parçası, bu sebeple zorunlu alışkanlıklar
geliştiriyoruz."
Erica her gün porno
izlemiyordu, yine de bunun hayatına ve ilişkilerine etkisi büyük oldu:
"Ne zaman
gerilsem ya da endişeli hissetsem, pornoya döndüm. Bu da beni başka türlü
aktivitelerden uzaklaştırıyordu. Kendimi toplumdan dışlamaya, kötü hissetmeye
başladım, bir sorunum olduğunu düşünüyorum ve içime kapanıyordum."
2014'te Salon
dergisine yazdığı bir yazıda, seks bağımlılığından kurtulmak için tedavi olmaya
karar verdiğini anlatıyordu. Yazıda şöyle diyordu:
"Çoğunlukla toplu
seks videoları iyi bir kaçış oluyordu ancak artık değil. Araştırmaya, daha çok
zevk alacağım sonsuz video galerini açmaya devam ettim, birinden tam anlamıyla
etkilenmeyi bekliyordum. En sonunda bulmuştum. Vücudumu titreten, kalbimin
büyük bir hızla çarpmasını sağlayan, heyecandan terler döktüren bir heyecan
yaşadım. 1990'ların sonunda kalma eski bir videoydu ama harikaydı. 500'den
fazla erkek vardı.
"Bir kez, sonra
iki, sonra üç kez bu videoyu kullandım, sonra da ileride yeniden kullanmak için
kaydettim. Bilgisayarımı kapatıp kaldırdığımda, her zaman yaşadığım orgazm
sonrası hissiyatı yaşamıyordum. Midem bulanıyordu, suçlu hissediyordum. Sanki
her şeyin farkına varmıştım."
Bu tecrübe Erica'da
çok farklı etkiler yarattı. "Bu durum, değişik cinsel senaryolara ilgimin
artmasına yol açtı, başka türlü bunlar aklıma bile gelmezdi.
"Örneğin yatakta
birinin bana sert davranması, küçük düşürücü konuşması… Aynı zamanda erkeklerin
kadınlardan çok daha yaşlı olduğu birçok porno videosu izledim, nihayetinde
erkeklerden AGRESİF-saldırgan- davranışlar beklemeye ve bunu arzu etmeye
başladım.
"Bir şey daha
vardı; nasıl bir vücudum olması gerektiğini de düşünmeye başlamıştım.
Vücudumdaki tüm tüyleri temizlemeye başladım, çünkü ekranda gördüğüm şey buydu.
Porno, cinsel
hayatınızdaki beklentileri değiştiriyor mu?
Neelam, yıllar
geçtikçe pornonun cinsel arzuları üzerinde ne kadar etkili olduğunu da
düşünmeye başladı:
"Yavaş yavaş,
farklı kadınlara porno videolarda nasıl davranıldığını gördükçe, kadın bir
birey olmaktansa insanların istek duyduğu, takıntı yaptığı bir 'şey' olduğum
fikrini içselleştirdim.
"Aynı zamanda
tanık olduğum güç dinamiklerini kendi hayatımda uygulamaya çalıştım. Yıllarca
genç kızlarla yaşlı erkekleri izledikten sonra, 17, 18 ve 19 yaşındayken yaşı
çok daha büyük adamlarla çıkmaya başladım. Bu bir tesadüf müydü, bilmiyorum.
Hangisinin asıl sebep olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğim; acaba bu zaten benim
cinsellikten beklentim miydi, yoksa porno mu buna sebep oldu?"
Bu, konuştuğum birçok
kadının kendisine sorduğu bir soru.
Ben de hep merak
etmişimdir. Örneğin daha gençken, cinsel ilişki sırasında hep pasif olmam
gerektiğini düşünüyordum, çünkü seks 'bana' yapılması gereken bir şeydi.
Edilgenlik her zaman
içimde var mıydı yoksa bunu porno görüntülerden mi öğrendim?
Kimse, hele de genç
kızlar cinsel eğitimini pornodan almamalıdır:
2010'da, 300 porno
görüntüsü üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, porno videoların yüzde 88'i
fiziksel şiddet içeriyor.
Aynı araştırma, şiddet
uygulayanın neredeyse tamamının erkek, hedeflerin kadın olduğunu ve kadınların
bu zorlayıcı şiddeti doğal karşılayıp zevk almaya başladığını gösteriyor.
Benzer çalışmalar,
şiddet içerikli pornonun erkekler üzerindeki etkisini bulamazken, bir sonuca
ulaştığını iddia edenler de porno tüketimiyle şiddetin arasındaki bağın çok az
olduğunu söylüyor.
Aynı şeyin kadınlar
üzerindeki etkisiyle ilgili ise çok daha az veri var.
Neelam, "Ne
olursa olsun, bence okullar çocuklara cinsellik eğitimi verme konusunda daha
aktif olmalı" diyor:
"Bence okullarda
cinsellik ve porno hâlâ bir tabu gibi görülüyor, ancak eğer okul bunu yapmazsa,
çocukları eğiten porno oluyor. Hiç kimsenin, özellikle genç bir kızın, cinsel
eğitimlerini pornodan almaması gerektiğine inanıyorum."
Bazı kadınlar ise
pornoyu cinsel isteklerini tatmin etmek için, gerilim ve TRAVMADAN-sarsıntı-
kaçış için kullanıyor.
Yazar Jessica
Valentish kendi bağımlılığıyla ilgili anılarını yazdı. Pornoyu karşısına çıkan
zorluklarla baş etme yöntemi olarak ve geçmişteki acı tecrübelerini deşip
çıkarmak için nasıl kullandığını anlattı.
Doktor Birchard'ın
dediği gibi, "Pornoyu bu şekilde, dürtüsel olarak kullananlar için,
aslında bunun seksle ilgisi yok. Yönetilemeyen zorlukları uyuşturmakla ilgili…
Bu aşırı kaygı, gerilim, depresyon olabilir. Yalnızlık olabilir.
"Erkekte de
kadında da, eğer cinsel davranışlar dürtüsel ve zorunlu bir hâl aldıysa, bu
durumda bu kaçışla ilgilidir."
Yakında İngiltere'de
yürürlüğe girecek olan 18 yaş altı porno izleme yasağı, çocukların sert porno
görüntülerine ulaşabilmesinden kaynaklanan sorunlarla başa çıkmayı hedefliyor.
"Porno
yasağı" olarak adlandırılan yasak doğrultusunda, kullanıcılar resmi bir
belgeyi (örneğin pasaport numarasını) vermek ya da gazete bayilerinden
yaşlarını kanıtlayan bir kart almak zorunda kalacaklar.
Şimdiye kadar bu
girişimin ne zaman hayata geçeceğiyle ilgili bir açıklama gelmedi.
Hükümet sözcüsü BBC
Three'ye, "Bu tüm dünyada ilk kez olan, çocuklarımızı İnternet'te
ulaşılması fazlasıyla kolay olan yetişkinlere yönelik içerikten korumak için
atılan bir adım. Hükümet ve düzenleyici İngiliz Film Sınıflandırma Kurulu, bunu
en doğru şekilde yapmak için zaman harcıyor, başlama tarihini yakında
duyuracağız" dedi.
'Suçsuz' porno:
Erica, "Porno izlemenin
yanlış bir tarafı yok. Şarap gibi, bazıları bir bardak içer ve bırakır.
Bazıları ise bütün şişeyi bitirir" diyor.
Erica da konuyla
ilgili deneyimlerini kitaplaştırdı. Yazdığı kitap, dünyanın birçok yerinden
kendisi gibi kadınların Erica'ya ulaşmasını sağladı.
"Sanırım üzerine
gitmemiz gereken şey, hissettiğimiz utanç duygusu. Bu duygu, kadınların kendi
deneyimleri içinde sıkışıp kalmasına sebep oluyor. Benimkine benzer şeyler
yaşamış pek fazla kadınla karşılaşmamıştım. Sanırım bu sebeple yazdıklarım
hızla yayıldı, zira bu konu hakkında kimse açıkça konuşmuyor.
"Gelin görün ki hikâyemi
yazıp her şeyi ortaya döktüğümde, Singapur'da 14 yaşındaki bir kızdan tutun da
orta batı Amerika'daki 45 yaşında bir kadına kadar birçok kadın bana ulaştı.
Onlar da benzer şeyler söylüyordu, kontrolü kaybettiklerini, İnternet'teki bu
şeyleri en uygun şekilde nasıl kullanabileceklerini öğrenmeleri gerektiğini
anlatıyorlardı.
"O zaman fark
ettim ki bu konuda kadınlar ve erkekler pek de bir fark yok. Tek büyük fark
kadınların bu konu hakkında konuşmamasıdır."
Örneğin Neelam,
kendisiyle ilgili net bir sonuca varmış:
"Birkaç yıl önce
yeniden porno izlemeyi denedim, nasıl tepki vereceğimi merak ettim. Hiç zevk
almadım, benim için porno artık bitti."
Hannah zaman zaman
porno izlemeye devam ediyor ancak videolar konusunda çok seçici:
"Popüler porno
sitelerinde temsil edilmediğimi düşünüyorum, bu sebeple daha küçük, etik
yapımcıları bulmaya çalışıyorum, böyleleri de var. Bazen de çiftlerin evde
kendi çektikleri videolara bakıyorum. Daha gerçekçi olduğu zaman bana daha çok
zevk veriyor.
"Kimseyi izlediği
porno çeşidi üzerinden yargılamam, ancak yine de bence her türlü cinsel eğilimi
temsil eden içerikler üretmeye çalışmalıyız.
"Ben beyaz ve
fiziksel olarak çok güçlü bir lezbiyenim, Ama popüler porno sitelerinde benim
gibi görünen ya da davranan kimseyi göremiyorum. Daha MARJİNAL-son birim-uçta-
grupların ne hissettiğini düşününce dehşete kapılıyorum."
Ben de Erica'ya
katılıyorum, porno izlemek yanlış bir şey değil.
Ancak uzun zamandır
birçok kadınla bu konudaki deneyimlerini konuşurken fark ettim ki; daha farklı
vücutlar ve çiftler arasında gerçek bir yakınlık da göreceğimiz şekilde daha
çeşitli içeriklere ihtiyacımız var.
Yani zevkli, pozitif
yönlerimi ortaya çıkaran, cinselliği daha eğlenceli hale getiren pornoya, ne
kadar zor olabilir ki?
İnternet DERGİ - Porno zararlı mı?
Sayesinde, pornografi artık daha kolay
erişilir ve daha çok tüketilen bir hale geldi. Peki, pornografi insanın
davranışlarını, ilişkilerini ve arzularını nasıl etkiliyor?
Dünyanın farklı
bölgelerinde insanlar farklı diller konuşur, farklı yemekler yer, hatta çok farklı
duygular yaşarken, milyonlarca insan açısından evrensel olan davranışlardan
biri porno izlemektir.
Bu kadar fazla
tüketilmesine rağmen porno toplumsal bir hastalık olarak görülür. Hatta
Utah'taki politikacılar pornoyu kamu sağlığına tehdit olarak görüyor.
İnternet ve hızlı
bağlantı sayesinde porno son yıllarda dönüşüm geçirdi. Örneğin, Newcastle
Üniversitesinden araştırmacılara göre, sanal gerçeklik porno izleyicisini
uzaktaki bir birey olmaktan çıkarıp ana kahraman haline getirdi.
Uzmanlar bu durumun
gerçek ile fantezi arasındaki çizgiyi belirsiz kılma, ilişkileri yıpratma ve
zararlı davranışları teşvik etme riskine karşı uyarıda bulunuyor.
Peki, pornonun
insanları ne şekilde etkilediğine dair ne tür veriler var?
Bu, araştırması zor
bir konudur. Zira kişilerin porno alışkanlıklarını olduğu gibi yansıtması veya
doğal olmayan bir laboratuvar ortamında sergilemesi zor görülüyor.
Buna rağmen bu
konudaki araştırmaları derleyerek şu sonuçlara varıldığını söyleyebiliriz:
Cinsel şiddet:
Porno ile ilgili en
önemli sorunlardan biri, tecavüz ve cinsel şiddet eylemlerini teşvik,
normalleştirme veya tetiklemeye neden olup olmadığıdır.
Bu bağlantı uzun
süredir araştırılıyor. Örneğin, 1970'lerde Kopenhag Üniversitesinde kriminoloji profesörü Berl Kutchinsky Danimarka, İsveç ve Almanya'daki cinsel
suçların ölçümünü yaptı. 60'ların sonu ile 70'lerin başlarında porno bu
ülkelerde yasallaşmıştı. Pornonun suç olmaktan çıkarılması ile cinsel suçlar
arasında bir bağlantı bulamadı. Tersine bu dönemde tecavüz ve çocuk tacizi de
dâhil olmak üzere bazı cinsel suçlarda azalma olduğu görüldü.
1995'te ise bu konuda
yapılan 24 araştırmanın sonuçları incelenerek 4000 kişiyi kapsayacak şekilde
porno izleme ile tecavüz ve cinsel saldırı konusundaki düşünce arasında bir bağ
olup olmadığına bakıldı.
"İlk
görüşmelerinde erkeğin evine giden kadın sekse hazırdır" türünden
"tecavüz mitleri"ni porno izleyenler daha fazla doğru buluyor. Fakat
bu deney içeren araştırmalarda böyleydi. Katılımcıların beyanatına dayalı
araştırmalarda herhangi bir bağlantı bulunmamıştı.
Fakat son yıllarda
porno daha fazla şiddet içermekle suçlanıyor. Bu konuda yapılan bir belgeselde,
eski bir porno yıldızı, 1990'larda pornonun "yatakta sevişme"
sahneleri içerdiğini söylerken, 2010'da incelenen 300 porno sahnesinin yüzde
88'inde fiziksel saldırı ögelerine rastlanıyordu. Bunu yapanların çoğu erkek,
saldırıya maruz kalanlar ise kadındı ve bu sahnelerde saldırıya ya zevk alıyor
gibi ya da hiçbir şey olmamış gibi tepki veriyordu.
2009'da 80 araştırmayı
gözden geçiren başka bir incelemede ise porno izlemekle şiddet arasındaki
nedense bağlantı zayıf bulundu. Bu tür bulgular ayrıca medya ve politikacılar
tarafından da abartılıyordu. "Pornografinin cinsel saldırı içeren
davranışların artmasına neden olduğu yönündeki tezlerden vazgeçmenin zamanı
geldi" sonucuna varıyordu rapor.
California
Üniversitesi'nden Neil Malamuth porno ile cinsel şiddeti inceleyen birçok araştırma
yaptı. Hali hazırda cinsel saldırganlığı olan erkeklerin fazla miktarda cinsel
bakımdan saldırı içeren pornografi tüketmesi halinde cinsel saldırı eyleminde
bulunma ihtimalinin arttığı görüldü.
Fakat Malamuth cinsel
saldırının nedenini pornoya bağlamıyordu. Porno tüketimini alkol tüketimine
benzeterek kendi içinde bir tehlike taşımadığına, ama tıpkı onun gibi, farklı
risk faktörleri taşıyan kişiler için tehlikeli olabileceğine dikkat çekiyordu.
Beyin ve beden:
2014'te yapılan bir
araştırma, porno izlemenin beyinde zevk ile bağlantılı bölgenin küçülmesine
neden olabileceğine ortaya koymuştu. Berlin'deki Max Planck Enstitüsünden araştırmacılar, pornografi izlerken 60 erkeğin beynini inceleyip porno izleme
alışkanlıkları hakkında soru sordu.
Fazla porno izleyen
erkeklerin beyninde, ödül sistemini oluşturan striatum bölgesinin küçülmüş
olduğu ve etkisini hissetmek için daha aşırı içerikli porno tüketme ihtiyacı
duydukları görüldü.
Ayrıca ereksiyon
sorunu genellikle porno izleme nedeniyle duyarlılık yitirilmesine bağlanıyor.
Ancak bunu teyit edecek yeterli araştırma yok. Laboratuvarda porno
izletildiğinde, genelde porno izleyen erkeklerin daha kolay erekte olduklarını
ifade ettikleri görüldü.
İlişkiye etkisi:
"Bir arkadaşım,
kız arkadaşının porno yıldızları gibi giyinmesini ve onlar gibi davranmasını
istiyor. Pornoya erişim çok kolay. Erkek öğrenciler sınıfta, otobüste
telefonlarında porno izliyor."
İngiltere'de 17
yaşındaki bir erkeğe ait bu ifadeler, okullardaki cinsel taciz ve cinsel
saldırı konusunda hazırlanan resmi bir raporda yer alıyor.
Pornonun özellikle
genç çiftler arasındaki ilişkiyi olumsuz etkilediği yönünde iddialar olmakla
birlikte, araştırmalar yetişkinler üzerinde yoğunlaşıyor ve çelişkili sonuçlar
ortaya koyuyor.
1989'da yaptığı bir
araştırmada Douglas Kenrick, porno izlemenin erkeklerde PARTNERLERİNE-ortak
arkadaşlarına-karşı ilgi azalmasına neden olduğunu söylüyordu.
Bu araştırmanın
psikoloji alanında büyük bir etkisi olduğunu belirten doktora öğrencisi Rhonda
Balzarini'nin geçen yıl 150 heteroseksüel kadın ile 400 heteroseksüel erkek
üzerinde yaptığı araştırmalar bu inancın doğru olmadığını ortaya koydu.
Fakat Balzarini
1989'da var olan porno miktarı ve içeriğinin şimdikinden farklı olması
nedeniyle farklı sonuçlara varmanın mümkün olabileceğini kabul ediyor.
Bu yıl Mayıs ayında
yayınlanan başka bir araştırmada ise porno izlemeye başlamanın boşanma öncesi
bir belirti olabileceği belirtiliyordu. Ayda iki-üç kez porno izlediğini
söyleyen Amerikalı erkeklerde ayrılma ihtimali daha yüksek çıkmıştı. Fakat bu
araştırmanın, porno izlemeye başlamanın boşanma nedeni mi yoksa mutsuz bir
ilişkinin göstergesi mi olduğunu belirlemesi zordu. Ama daha önemlisi, bu
araştırmada ayrıca, her gün porno izleyenlerin hiç izlemeyenlere kıyasla boşanma
ihtimalinin daha az olduğu görüldü.
Cinsel yaşam:
Porno genellikle
çiftlerin cinsel hayatını olumsuz etkileyen bir unsur olarak görülür. Burada
izlenen pornonun türü etkili olabilir. Araştırmalar, daha fazla porno izleyen
erkeklerin cinsel yaşamlarından daha az memnun olduklarını gösteriyor. Kadınlar
açısından ise tersi doğru.
Uzmanlar bunu
kadınların pornoyu tek başına değil, PARTNERLERİ-ortak arkadaşları ile
izlemelerine bağlıyor. Erkekler ise yalnız izlediklerinde iki tarafın rızasına
dayalı seks içeren pornoyu daha az tercih ediyor.
Başka bir araştırmada
ise PARTNERLERİ-ortak arkadaşları- ile porno izleyenlerin, tek başına
izleyenlere kıyasla kendilerini ilişkilerinde cinsel bakımdan daha tatminkâr ve
daha adanmış hissettikleri görüldü.
Bağımlılık:
Pornonun olumsuz
etkileri konusunda liste başında sıralanan şeylerden biri de bağımlılıktır.
Cambridge Üniversitesinde yapılan bir araştırmada porno bağımlılığı uyuşturucu
bağımlılığına benzetilmişti. Zira her ikisi de beyindeki aynı üç bölgeyi
tetikliyordu.
Yapılan deneylerde,
uyuşturucu bağımlılarına uyuşturucu gösterildiğinde beyinde aktif hale gelen
alanlar, seks bağımlılarına porno gösterildiğinde de aktifleşiyor, bunlar
normal insanlara kıyasla daha fazla cinsel arzu duyuyordu.
Tıpkı uyuşturucu
bağımlıları gibi onlar da bu bağımlılığı zevk aldıkları için değil, istedikleri
için sürdürüyordu.
Fakat araştırmacılar
bunun pornonun bağımlılık yaptığı anlamına gelmeyeceğini belirtiyor.
İngiltere'deki Ulusal
Sağlık Hizmetleri seks bağımlılığını uyuşturucu bağımlılığına benzetiyor.
Kontrol dışı porno alışkanlığı seks bağımlılığı olarak görülüyor. Ama porno
seks bağımlılığının bir bileşeni olsa da kendisinin böyle bir bağımlılık
yarattığı henüz kanıtlanmış değil.
Cinsel davranışlar:
Pornonun insanları
seks konusunda daha rahat ve açık fikirli yaptığı belirtiliyor. Ama bir
araştırmada pornonun insanları fazlasıyla rahat davranmaya ittiği de görüldü.
Homoseksüel erkeklerle
yapılan bir deneyde, izledikleri pornoda prezervatif kullanılıp
kullanılmamasına bağlı olarak korunma tercihlerinin değiştiği görüldü.
Ayrıca porno izlemek
geçici ve rastgele seks yapma konusunda da yedi kat artışa neden olabiliyor.
Ancak bunun daha çok mutsuz insanlar için geçerli olduğu söyleniyor.
2002-04 yılları
arasında yapılan bir araştırmada, porno izleyenlerin daha fazla cinsel
PARTNERE-ortak arkadaşlara- sahip olduğu ve paralı seks ihtimalinin daha yüksek
olduğu sonucuna varıldı.
Ancak diğer
araştırmalarda olduğu gibi, bu tür davranışlara pornonun mu neden olduğu, yoksa
zaten var olan farklı nedenlere mi dayandığı açıklık kazanmış değil.
Kadına karşı tutum:
Porno genellikle
cinsiyetçi davranışlara ve gerçekçi olmayan cinsel beklentilere neden olmakla
suçlanıyor. Bu konudaki araştırmalar çelişkili sonuçlar veriyor.
Kopenhag ve California
Üniversitelerinden araştırmacılar 200 yetişkinle yaptıkları deneyde, porno
tüketimlerini ve beş temel kişilik özelliğinden biri olan uyumluluk derecesini
inceledi.
Denekler laboratuvarda
porno izledikten sonra, fazla porno tüketiminin kadınlara karşı olumsuz
tutumlara neden olduğu görüldü. Ama bu sadece kişilik özelliği olarak uyumluluk
ve yumuşak başlılık derecesi düşük olan erkekler için geçerliydi.
SONUÇ?
Porno izlemek hem
birey hem de toplum açısından birçok sorunla ilişkilendiriliyor. Ama bu
konudaki araştırmalarda çelişkili sonuçlara varılıyor; pornoyu olumsuzlayan her
bir araştırmanın ardından bir başkasının akladığı görülüyor.
Araştırma yöntemleri
ve incelenen grubun büyüklüğü bakımından sınırlılıklar olduğundan bu konudaki
veriler de farklı çıkabiliyor.
Pornonun giderek
yaygınlaşması nedeniyle riskler artar mı? Şimdiden bir şey söylemek zordur.
Porno konusunda
yapılan araştırmalarda neden-sonuç ilişkisi bakımından sorun yaşanıyor. Mutsuz
ilişki yaşayan, beyinlerindeki ödül merkezleri küçük olan veya seks bağımlısı
olan insanlarda porno cinsel saldırganlık eğilimine neden mi oluyor yoksa bu
insanlar porno izlemeye daha mı yatkın? Bunları kesin bir şekilde araştırıp
sonuç çıkarmak zor.
Ama kesin sonuçlara
varılıncaya kadar bu konudaki veriler, pornonun olumsuz etkide bulunması onu
izleyen kişiye bağlı olduğunu gösteriyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)