Ne söylenebilir
ki? Ne yazık ki şu güzelim Türkiye'mizde hiçbir afat veya yangınlarda asla ve
asla birlik ve beraberlik olmamıştır. Emin olun yangınlara daha önceden
müdahale edilebilir ve sıçraması önlenebilirdi. Tembel ve vurdumduymaz
yöneticilerimiz. Elleri, kolları bağlı olarak yangının büyümesini beklediler.
Şimdi de sen iyisin, sen kötüsün, sen çalışmıyorsun; sen şöylesin; sen böylesin
diyerek eleştiriler yapılmaktadır. Yeter artık yeter be... Bütün siyasi
partilere sesleniyorum. Lütfen bir odaya geçin oturun ve gereken istişarelerde
bulunun, tokalaşın ve beraberliğinizi gösterin. Elbette burada başta bulunan
Hükümet de olması elzemdir. Yangında hayatını kaybedenlere sonsuz rahmet
dilerken, hayvanları telef olanlar; mallarını kaybedenlere de sabırlar temenni
ediyorum. Ne var ki geçer bunlar demeyin. Çünkü KALP YARASI ve YANGIN asla
geçmez kalıntıları ömür boyu kalır...
Sloganım şudur: SİYASETE HAYIR; EDEPLİ OLAN SAN'ATA EVET! Yani SÖZ VE
DAVRANIŞLARDA HERKES TARAFINDAN BEĞENİLEN YOLU SEÇİYORUM. Bunun dışındakiler
lütfen benimle bağlantı kurmasınlar.
Emin olun ben şahsen her gün ve her zaman aşağıdaki duaları yapıyorum:
Allah'ım ne olursun, bizi YANGININ; BORCUN; DÜŞMANIN; HASTALIĞIN EN KÜÇÜĞÜNDEN BİLE EMİN EYLE! Sizler de bu duaları yapın ve mutlaka uygulayın ve gereken tedbirlerinizi alın. Udi Emin Bey
Herkese sıhhat;
huzur; neşe dolu sonsuz mutlu yarınlar temenni ederim.
Udi Emin
Bey-09.08.2021-Pazartesi-ÇUKUROVA
Sayın Gazeteci Banu GÜVEN’İN, Türkiye’deki yangınlar
hakkında görüşleri:
"Antalya ve Muğla'daki yangınlar Türkiye'de bir seferde en fazla alanı tahrip eden, en büyük yangınlar olarak tarihe geçecek. İktidarın performansı da öyledir." Banu Güven DW Türkçe ‘de yazdı.
Muğla'da
büyükşehir belediyesinin verdiği rakamlara göre 65 bin 375 hektar, Antalya'da
da hem ormanlık hem de tarım arazisini kapsayan on binlerce hektar alan yandı.
Durumu yakından takip edenler, Antalya'daki yangının bugüne kadar Türkiye'nin
tek seferde gördüğü en büyük yangın olduğunu söylüyor. Bu yazıyı yazdığım saatlerde
hâlâ daha resmi bir açıklama gelmemişti, ama hem dağlık alanlarda, hem de
yerleşim yerleri ve tarım alanlarında korkunç bir tahribat söz konusu. Bunun
ekosisteme ve bölgedeki yaban hayatına nasıl yansıdığını da ileride
öğreneceğiz. İnsanı çileden çıkaran, daha 10 gün önce bize yeşilin her tonuyla
bakan ormanlar kül olup, onlarla birlikte koca bir ekosistem yok olurken,
elimiz kolumuz bağlı oturup seyretmek zorunda kalmak oldu. Anladık ki, iktidar
2019'da İzmir'de çıkan yangından hiç ders almamıştı.
Türk Hava Kurumu'nun (THK) her biri 5'er ton su taşıyabilen CL-215 uçakları aynı 2019'da olduğu gibi bu sefer de inatla kullanılmadı. Bundan iki yıl önce beşi uçmaya hazır olan altı uçağın, aradan geçen süre içinde kayyumun elinde çürümeye terkedildiğini, bugün uçmak için 4 milyon dolarlık bakım istediğini öğrendik. Ben açıkçası kayyumun uçaklarla ilgilenmemesine de yangında düğün-dernekte olmasına da pek şaşırmadım. Adam zaten oraya THK'nın malını mülkünü satmak dışında bir şey yapmamak üzere atanmış biriydi. Ne bekleyecektik ki? Yine de durumun ortaya çıkması çok iyi oldu. Herhalde herkes bunu bir kenara yazmıştır.
Uçaklar geldi, ama neden sonra… Marmaris'te insanlar daha çok havadan müdahale beklerken, Cumhurbaşkanı konvoyuyla yolları kapattı, itfaiye araçları Beyefendi'nin geçmesini beklemek zorunda kaldı. Sorun çözmek yerine otobüsten halkın üzerine çay atan Erdoğan'ın, itfaiyeye su taşırken can veren Şahin Akdemir'in ailesini taziye için ayağına çağırması da unutulacak gibi değildi. Yangına karşı hazırlıksız olan Cumhurbaşkanı, durmak bilmedi. Bu büyük felaketle ortaya çıkan acizliği örtbas etmek amacıyla önlemlerini sıralarken ölen hayvanları kırmızı et, beyaz et kategorilerinde değerlendirmesi de kayıtlara geçti.
Erdoğan bu yangına çok daha etkin müdahale edilmesini sağlayabilirdi. Nasıl mı? Mesela Beştepe'nin bütçesinden azıcık kısıp, Orman Genel Müdürlüğü'ne birkaç uçak alsaydı ya da her şeyi pek iyi bildiğini sanan bakan Bekir Pakdemirli'ye "Ne yaptın, elimizde hazır filo var mı" diye sorsaydı. Kendisini Rusya'da havacılık fuarına götüren Putin'in gösterdiği BE-200 uçaklarından bir iki tane alsaydı. Kurban derileri meselesinden diş bilediğini düşündüğüm THK'daki uçakların akıbetini bir sorsaydı
Erdoğan'ın
danışmanları ne işe yarıyor?
Erdoğan'ın kaç danışmanı var biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun sorusuna verdiği cevaba göre 21, yazıyla "yirmi bir" kişi Beştepe'den danışman maaşı alıyor. Hangi konularda danışmanlar, bilmiyoruz, ama bir tanesi bile, "Efendim, bakın iklim değişikliğiyle beraber orman yangınları artacak. Gelin şu THK uçaklarının tamiri ve yenilenmesi için harekete geçelim. Şu Rus uçaklarından da alalım" dememiş. Ya da biri çıkıp da 2021'de savunma sanayiine ayrılan 99 milyar TL'lik bütçeye bakıp, "Ormanları, tarım arazilerini ve yerleşim yerlerini yangından korumak için alınacak önlemlere de doğru düzgün bütçe ayırsak" dememiş. "Efendim, damadınızdan rica etsek, insansız muharip uçakların yanında, becerisi ve bilgisini Türkiye koşullarına uygun yangın söndürme uçağı üretmek için de kullanabilir mi" diye soran da olmamış.
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Orman Genel Müdürlüğü'nün OGM 2021 Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu'nu incelemiş ve şu tespitlerde bulunmuştu:
26 helikopter
için sadece bin lira ödenek ayırmış.
Uçak ve
helikopter hangarı için 40 milyon, yangında iletişim amaçlı kullanılan
telsizler için 10 milyon lira bütçe oluşturulmuş, ancak kullanılmamış.
O.G.M.'NİN 2021
bütçesi 4,2 milyar TL olarak belirlenmiş, ama orman yangınlarıyla mücadele için
sadece 193 milyon 496 bin TL ayrılmış. Bu bütçeden bugüne kadar sadece 3 milyon
395 bin TL harcanmış.
Özetle: Hiçbir önlem alınmamış. Sanki 2019'da da 2 bin 688 yangında toplam 11 bin 332 hektar yanmamış, 2020'de de yangın sayısı 2 bin 792'ye, yanan alana büyüklüğü de 12 bin 86 hektara yükselmemiş ve meteoroloji bu yazın daha sıcak geçeceğini söylememiş gibi. Aynı anda birçok ülkede yangınların çıkabileceği ve araç kiralamanın zorlaşacağı da sanki hiç düşünülmemiş gibi. Yangında geçen her dakika önemli değilmiş gibi.
Bunlar kabul edilir şeyler değil. Yangınla mücadelede yerde ve havada canı pahasına emek veren Orman Genel Müdürlüğü çalışanlarına, pilotlara ve gönüllülere sonsuz teşekkür etmek gerek. En temel görevini yerine getirmeyip, bu felaket karşısında memleketi hazırlıksız ve aciz bırakanlara söylenecek sözler ise artık tükendi. Antalya ve Muğla'daki yangınlar Türkiye'de bir seferde en fazla alanı tahrip eden, en büyük yangınlar olarak tarihe geçecek.
Banu Güven
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder